İnsan sonsuzluğu ister. Sonsuz yaşamak, hiç yok olmamak, hep genç kalmak, sonsuza kadar nimetlere, güzelliklere sahip olmak ister.

Ama sonra bir bakar, zaman hızla akıp gidiyor, ömrü geçiyor, kendisi her geçen gün ölüme biraz daha yaklaşıyor.

İnsanın ruhu ne kadar taze, dinamik, genç olsa da bedeni her gün biraz daha eskir. Zaman içerisinde bir çok şeyi artık yapamaz hale gelir, enerjisini kaybeder. Daha önünde uzun yıllar olduğunu düşündüğü bir zamanda gençliğini, sağlığını kaybettiğini ve hiç anlamadan yılların geçip-gittiğini görür.

Allah insanı sonsuz yaşama içgüdüsüyle yaratır. Bu nedenle de insan yaşlanmayı, eskimeyi kabul etmez. Ölümle herşeyin yokolacağı fikrini ise asla kabul etmek istemez.

İnsan sonsuzluğa ayarlıdır. Ruhun tek yaşam alanının bu geçici dünya olması mümkün değildir. Şuuru olan bir insanın, ölüm ile tamamen sona ereceğini düşünürek bu dünya hayatında rahat ve huzurlu yaşaması mümkün değildir. İnsan bu dünyada ancak Allah’ın varlığına, ruhunun hiçbir zaman yokolmayacağına, ahirette sonsuz bir hayatın onu beklediğine inanarak mutlu olabilir.

Allah insanda içgüdü vesilesi ile çeşitli beklentiler, istekler ve duygular yaratmıştır. Merhamet, acıma, sevgi, şefkat dünyada tatmin edilebilecek içgüdülerdir. Küçük bir kedi yavrusunun, yeni doğmuş bir bebeğin, uyandırdığı merhamet ve acıma hissi ya da insanın sürekli sevgiye,dostluğa ve güvene ihtiyaç duyması nasıl içgüdüsel ise, sonsuzluk istediği de içgüdüseldir. Sonsuzluk isteğini insanda Allah yaratır ve Allah bu isteğin karşılığını da yaratmıştır. Bu isteğin gerçekleşme yeri  geçici dünya hayatı olamayacağına göre sonsuzluk isteğinin tatmin yeri ahirettir.

İnsan bir kaç dakika durup düşünse, ölümün bir son olmadığını, ölüm ile tamamen sona erecek bir dünya için yaşayıp ömrünü tüketmeyeceğini anlar. Dünya hayatı kısadır, geçicidir, eskir, solar, yaşlanır. Asıl varılacak yer kesin olarak ahirettir. Sonsuzluk ahirettedir. İnsanlar ahirette –Allah’ın dilemesiyle- sonsuza kadar içinde kalacakları cennet ve cehenneme sunulurlar. Sonsuza kadar pişmanlık, acı, öfke, azap, kötü muamele ya da sonsuza kadar hiç bir bıkkınlık olmadan yaşanacak olan neşe, sevinç, sevgi, mutluluk ve eşsiz nimetler.

İnsan dünyada sonsuza kadar yaşayamaz ama sonsuza kadar nasıl yaşayacağını dünyada kendi iradesiyle seçebilir. Allah Mülk Suresi 2. ayetinde “ O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı... “ diye bildiriyor.

Allah insanları denemek için hayatı yaratmış ve onları Dünyaya geçici olarak yerleştirmiştir. Dünya hayatı sahte bir süstür. Ahirette ki sonsuz hayat ise gerçek olandır. Ve ahiret, insanların sonsuz cennet ve cehenneme sunuldukları yer olacaktır. Düşünebilen bir insanın gerçeği görerek varması gereken sonuç, dünya hayatının geçici bir imtihan yeri olduğunu bilerek, Allah rızası için ahirete yönelik yaşamasıdır. Çünkü cennet, Allah'ın Kendi rızasını kazanmış müminlere sonsuza kadar eşsiz nimetler sunduğu bir yer iken; cehennem, sonsuza kadar en şiddetli azabın yaşanacağı ve pişmanlığın asla bir fayda getirmeyeceği dehşetli bir ortam olacaktır.

Dünya ne kadar geçiciyle, cennet ve cehennem o kadar sonsuzdur.

[email protected]
https://www.facebook.com/didem.rahvanci
https://twitter.com/DidemRahvanci
http://didem-rahvanci.com