Her türlü duyguyu yoğun ve tepede yaşamaktır. Yaradanın tüm insalara bahşettiği derin duygudur.
Karamsarlığın, üzüntünün, mutluluğun, inancın, hırsın, öfkenin, her birini ayrı ayrı yaşatır. Duygusal insan kolay yaralanır ve çok çabuk incinir.
Depresyon denen illete anında yakalanır. İçini dökebilecek birini bulamadığında içine kapanır. Sevdiğiniz insanlara karşı derin bir sevgi beslemektir. Şarkıları sevmektir. İnsana saatlerce müzik dinlettirir, müziğin içinde kaybettirir. Hoşlandığınız kişiyi düşündürür, kimi zaman uykusuz kalmanıza sebep olur. Hayal kırıklığına uğradığınız an, hayata küstürür. Kendiniz gibi duygusal bir dostunuz varsa, onunla daha çok vakit geçirmek istersiniz. Ne kadar dirayetli olursanız olun, sizi üzecek bir kişi ya da bir olayla karşılaşabilirsiniz. Duygularınız yoğun olduğu için kendi dünyanızda yaşarsınız, kendinize ait bir dünya kurarsınız.

Birazda saflık mıdır nedir? Herkes kendince duygusaldır. İlk acıma odağı insanın kendisidir. Her şeyi kafaya takar ve en ufak bir şeyde incinebilirsiniz. Haline üzüldüğünüz insan, gün gelir sizi adam yerine koymayabilir.

Duygularımızla hareket ettiğimizde karar vermekte her zaman zorlanırız, kolay sinirleniriz. Duygusallığı yoğun yaşadığımızda da  bedenimizi ve ruhumuzu çok yorarız ve yıpratırız.

Kolay aşık olmaktır. Aşık olmaktan öte gelip geçici duygulara geniş anlamlar yükleyip bağımlı kalmaktır. Zaman zaman duyguları en uçlarda yaşasakta mutluluğu da hüznü de hakkını vererek yaşamaktır.
Sütten ağzımız yansa da yoğurdu üflemeden yemektir ve bir türlü iflah olmamaktır.
Aslında bakarsanız çok düşünmektir, düşünüp üzülmektir, üzülüp söz vermektir, verilen sözleri tutamamaktır.
Bir gün gerçekten mutluluğu hakkettiğini düşündüğüm bir insanın ruh halidir.

Duygusal olmak genelde kötüdür, çünkü her şeyi en derin ve en gerçekçi yönleri ile yaşarsınız. Bazılarının bir olayı unutması 1-2 gün sürer, bazılarının da birkaç hafta sürebilir. Tatlılıkların farkına varıp dünyayı daha güzel görebileceğinizi sanırsınız, görürsünüz de; ancak sona erdiği zaman yaşanan acı veya sıkıntı, o ana kadar ki keyiflerden daha büyük miktarda olacağından, uzun dönem yaşamak pek de hoş bir şey değildir.

Duygularınızın götürdüğü yere gidersiniz. Kalbiniz beyninizden önce gelir. Hayata herkesten farklı bakarsınız, çabuk kırılırsınız, tüm kötülüklerin hedefi sizsinizdir. Çünkü hayatı irdeleyerek değil de hislerinizle yaşıyorsunuzdur. Gerekli olan zaafların uyarılması kendini çok kötü ve aptal gibi hissettirir. Ne yazık ki zamanımızda duygusallığın yerini  maddiyat  almıştır.

Duygularımız doğru zaman ve doğru mekan da olduğunda zirvede yaşanır. Bu özelliğe sahip olan insanlar hayatın her türlü yönünü görür ve yaşarlar. Duygusal insan, en çok sevinen en çok üzülen ve en çok özleyen, gözyaşı dökendir.

DUYGULARIMIZI VE DUYGUSALLIĞIMIZI, ÇIKARSIZCA  DOYA DOYA YAŞAYALIM.

Esenlikler dilerim.