GÜNÜMÜZ GENÇLİĞİ VE TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI SENDROMU

Kadıköy’de park sorunu olduğu için işime belediye toplu taşıma aracı ile gitmeyi tercih ediyorum. Bu gidiş gelişlerde yolculuk yapan gençlerimizin gelenek ve göreneklerden ne kadar uzak olduğunu gözlemliyorum. Sizlerin de  aynı fikirde olduğunuzu biliyorum ama yinede çağın değişiminde gençlerimizin ve yaşlılarımızın düşüncelerinin ne kadar değiştiğini Toplu taşıma aracına binen yaşlılara yer verme konusunu gözler önüne sermeye çalışacağım..

Genç bir arkadaşımızın düşüncelerini bire bir aktarıyorum.

Yer verilmeyen teyzemiz ; Önce sabah arkadaşlarıyla buluşmuş, çarşı pazar dolaşmış bu safhada hiçbir yorgunluk hissetmeden saatlerce alışveriş yapmıştır. Daha sonra arkadaşlarıyla  altın gününe giderek ev sahibinin yaptıklarını bir güzel yemişler, bol bol damatlarını, gelinlerini çekiştirip dedikodu yapmışlar, yaşlarına yakışmayan rekabet içine girerek birbirlerine aldıklarını göstermişlerdir. İşte her şey bundan sonra başlıyor. Buraya kadar çarşı pazar dolaşıp, günlerde dedikodu yapan teyzemiz otobüse bindiği an garip, zavallı, çaresiz bir yaşlı kadına dönüşmüş. Günümüz gençliğinden yer istemektedir ve bir allahın kulu kalkmamaktadır. Bizde ya uyuyor ya da camdan bakma veya kitap okur halimizle durumu kurtarma eylemi içine giriyoruz.

Lisede felsefe hocamız, bir örnek verecekti. Örnekte ben; yaşlı ev sahipleriyle kira konusunda anlaşamamış ortada kalmış bir üniversite öğrencisini canlandırıyordum. Yaşlı teyzeye kinimden ötürü ona otobüste yer vermiyordum.

Hocamız rolleri dağıtırken role kendimi kaptırmış, nerde bir yaşlı görsem "haykıracak kıvama gelmiştim. Yaşlı teyzeyi canlandıracak arkadaşımız da otobüste ayakta kalmış "bu gençler hep böyle saygısız, yok benim bunlara verilecek evim" zihniyetine büründürülmüştü.

öğretmeniz"işte bu paradokstur" demişti. Çok kral örnekti.

İzmir’de uzun mesafe kateden bir otobüs, tıklım tıklım ben ve bir arkadaş yine geberesiye yorgunuz.Bey amcalardan bir tanesi, bizi gözüne kestirmiş, kesin kaldıracak. Öyle zoraki yer isteyenlerden  bazılarının tarzı  itici, kötü bakışları insanı daha çok çileden çıkarıyor.
Evladım, yorgunum biraz otursam şuracığaaaa.
Hafiften yüzde acı ifadesi, bacak tutarak; amcacım benim ayak protez, bugün taktırdık, arkadaş da bana tüm gün yardım etti, biz de yorgunuz, kusura bakma amcam. ( işe yaradı ama)

Hiç sevmediğimiz bir tarzda, yanımıza yaklaştı ve hemen akabinde şansını arka koltuklarda denemek üzere yanımızdan ayrıldı.

Nitekim hareket genelinde yanlış bir hareketti ama bazen harbiden yer verilmesini hak etmeyen yaşlı statüsünde insanlar var.

Eğer sabahın 6.30 unda kalkıp İstanbul’un diğer ucundaki, hatta İstanbul dışındaki okulunuza gidiyorsanız,okuldan gram haz alamıyorsanız, yetmezmiş gibi tüm hücrelerinize kadar bu kıl kampüsün, kıl iklimi sayesinde donduysanız zorla girdiğiniz dersten bir halt anlamadıysanız hele şükür gün sonu geldiğinde, 4 vesaitlik işkenceniz başladıysa, günde 100 km katetmiş olmanın ızdırabıyla , ''başlarım yaşlısına bu ne'' deyip, hatta içinizde daha şiddet kokan sözler sarfederek yaptığımız eylem.Discmanin pili de bittiyse, amaaaaan hayatınıza acı dolu bir soundtrack girme vaktidir.

3 saat uykuyla okula gidiyorsanız elinizde kilolarca kitapla, bütün gün okulda pestiliniz çıkmışsa ya da hepsinden geçtim boş yer bulup oturmuşsanız yadırganmaması gereken davranış.

Bazen öyle durumlar oluyor ki mesela saatlerce bekliyorsun otobüs gelmiyor gelince de tıklım tıkış içeri adım bile atamıyorsun. Sonra yoğunluk azalıyor durakta başka bir otobüs geliyor, biniyorsun ve ayakta gitmeye başlıyorsun. 30 dakika gidiyorsun sonra oturacak bir yer oluyor zaten yorgunluktan ölmüşsün oturuyorsun ve anında yaşlı biri biniyor.Kalkıp yer veriyorsun teşekkür bile etmiyor.1 durak sonra da iniyor.O kalkınca senin yerine ağzında sakızı olan şapur şupur çak çuk sakız çiğneyen bir bayan oturuyor.Üstelik daha yeni binmiş otobüse.

Son durağa kadar ayakta gidiyorsun mecburen. İşte böyle bir olay yaşamış biri yaparsa yadırgamamak gerekir.

Çeşitli ihtimaller vardır; teyze yaşlı görünür ama yaşlı değildir, sadece 8- 10 tane çocuk doğurduğu için görünüş itibariyle erken yaşta çökmüştür, aslında çok zinde bir kişiliktir eğer aldanıp da yer verirseniz, ehi ihi aman ne de enayiymiş bakışı atar ve gülümser.

Yaşlı kişi, otobüste nasıl olsa biri yer verir düşüncesi ile otobüse binmiştir ki bunlar en tehlikelileridir. Çünkü sizi gözüne kestirmişse bütün yolculuğunuz artık bir eziyete dönüşür. Bunun için de birkaç durum söz konusudur.

Teyzeye yer verirseniz , özgüveni tavan yapmış bir şekilde aferin evladım bakışı atar.
Teyzeyi görüp de yer vermezseniz ve teyze ayakta kalırsa, bütün yol boyunca tip tip bakar. 
teyzeyi görüp de yer vermezseniz fakat bir başkası yer verirse, aynı ayakta kalmış gibi tip tip bakmaya devam eder ve size oturduğu yerden ayar verir.

Teyzeye yer vermemişseniz ve teyze, siz ona yer verin diye tepenizde duruyorsa bu halde otobüsün her sallanmasında sizin üzerinize abanır, torbalarını üstünüze koyar.
Otobüsten inene kadar zaten sinir falan kalmaz insanda.
Yer verir miyim, evet. Hatta çoğunlukla eve ayakta dönerim o başka.

Yer vermediğim takdirde sonuç içimin rahat etmeyeceği eylemdir. Hem teyzenin o korkunç bakışlarının baskısı altında ezilmek yerine teyzeye yer vererek kendimi otobüsün kahramanı gibi hissetmek tercihimdir.

Aslında ayıptır, yer verilmelidir. Ama bir kanun değildir.

Hayatının son turunu atmanın haklı hüznüyle aksileşmeye başlaması mümkün, yalnızlığın burukluğuyla artık tabağın sonundaki kuru beyaz leblebi olduğunu kabullenme eşiğinde, hassas bir ruh hali içerisinde,bir de üstüne bedeninden de eski desteğini göremeyip, onunla paralalize olmakta zorlanan dedecikler, ninecikler onlar.

Taksi tutamayabilirler, evlatları her dakika onların, onlara göstermiş olduğu müsamahayı gösterecek vakite sahip olamayabilirler. O evlatlar ki, belki bir gün aynı döngüye gelindiğinde, otobüse binmek zorunda kalacak kadar varlarını yoklarını harcayacakları ve kendileriyle ilgilenecek vakti bulamayacak yeni bebeler üretme veya büyütme aşamasındalar muhtemelen.

Bu durumda bize düşen şey yine  yer vermektir.

Bazen ayağımı ayakkabı vuruyor, gözümden uyku akıyor, bedenim genç. Benim de tansiyonum düşebiliyor. Öyle kalakalıyorum. Böyle düşünsem de, durum, an, tansiyon, yorgunluk düşünceleri, fikirleri sallamıyor.
Gururlu ve anlayışlı bir dede, nine, koltuğun üstünde, üstüne konulduğu malzemenin biçimine girmiş, bitkin genç'in tepesine dikilip söylenir, ya da imalı bakışlarla yer ister mi? bence istemez. Ben nine olsam valla istemem.

Fakat bazen insanların ne halde olduklarını sadece yaşlılıkla belirlemek de yanlıştır. Bir hafta önce belediye otobüsünde karşılaştığım bir olay;
otobüse yaşları elli altmışın üstünde üç görmez amca girdi. Fakat yer olmadığı için ayakta kaldılar (ben de ayaktaydım).Beş on dakika geçti önümde orta yaşlı bir kadın oturan 17 yaşlarındaki gence yer vermesini söyledi, genç arkadaş kadını tersledi ve hiç kalkmadı. O andan sonra çocuk ters bir şey yapsın da laf geçiriyim diye bekledim, baya bir süre çocuğa gıcık gıcık baktım. Suratından kötülük aktığını böyle gençlerle aynı topluluktan sayılmaktan utandığımı kendime söyledim.

İneceğim duraktan hemen önce içimde hiç tanımadığım bir çocuğa duyduğum nefretle müziğimi dinlerken, genç ayaklandı. Bir adım attı ve sonra sağ ayağını atar atmaz dizleri onu yere yapıştıracakken doğruldu. Sol ayağını sağlam bir şekilde bastı merdivenlere tutunarak indi, indiği anda yine sağ ayağıyla adım atacakken yere serildi.

Sarhoştur dedim fakat sol ayağını son derece normal kullanırken sağ dizini hiç tutamadığını anladım. O anda çocuğa yarım saat boyunca duyduğum nefret beni kendimden nefret ettirdi. Anladım ki yer vermeyen insanların hayatlarını bilmedikçe onları bundan dolayı yargılamak yanlış.

 Biz her zaman yaşı ve cinsiyeti ayırt edici olarak, görerek onlara yer vermeye devam edeceğiz.

Belki tüm gün ayakta çalışmış bir insan, soğukta uyumuş bir çocuk bir kaç dakikalığına sıcak, nispeten yumuşak bir koltuk bulunca yer vermezse onu hiç tanımadan kınayacağız.

Hele ki lise çağlarımda asi bünyemle uyuyarak yer vermeme olayını öyle bir abartmıştım ki bir anda kendimi arka beşlide otobüse dönük olarak uyuyarak bulmuştum.

Genç yaşlı demeden ayakta kalan 5 ayrı kişinin dayağını yemiştim.

Bir keresinde teyzenin birisi beni ve arkadaşımı birlikte kaldırmıştı. Sonra da arkasında gizlediği 15 yaşında ki yeğenini oturttu. Ee ablacım, teyzecim ne gerek var böyle hareketlere. Yeşil sahalarda görmek istemediğimiz hareketler bunlar.

Bir yerde okumuştum, sanırım ünlü birisiydi, Japonya’ya mı ne gidiyor, tramvaya biniyordu sanırım sonra bir ara yaşlı bir kadın,70 yaşlarında falan, zar zor duruyor ayakta. Bizimkisi ayağa kalkarak yer veriyor yaşlı kadına, fakat tam o anda kadın sinirlenerek bağırmaya başlıyor!
Bağırmasının sebebi ise şuymuş; orada böyle birisine yer vermek, "sen benim yeteri kadar güçlü olmadığımı mı söylemek istiyorsun?" diyerek neredeyse bir hakaret anlamı taşıyormuş (ne kadar doğru bilemiyorum). Ama şöyle bir düşününce insana mantıklı da geliyor. Bazen otobüslerde çok da yaşlı olmayan, fakat kendisini acındıran, oysaki gücü kuvveti yerinde insanlar biniyor ve tepenize dikiliyorlar! resmen kalkman için zorluyorlar seni, karşıdaki insanın ne durumda olacağını düşünmeden. Sırf yaşlı olduğu için bir insana yer verilmesi o insana hakaret etmek gibi geliyor bana. Her yaşlı insan güçsüz kuvvetsiz olacak diye bir şey yok. Özellikle dinç görünen ve tepeme dikilen bu tip insanlar resmen beni yer vermemek için zorluyorlar. Oysa ki ayakta durmakta zorluk çeken, hamile vs. kişileri görünce tabii ki yer veririm. Çünkü onun oturmaya benden çok ihtiyacı vardır. Ama bazı durumlar olur benim oturmaya ihtiyacım vardır, bunu bizim milletimiz anlamıyor. Sanki yer vermek zorunlu bir görevmiş gibi düşünülüyor. Sırf iki adım rahat etmek için yer isteyenlere de sinir oluyorum.
haa bir de kendisini "sadece otobüslerde" yaşlı gören insanlar var ki ( yukarda anlattıklarımın çoğu da öyle insanlar). Otobüs dışında kendilerini asla ve asla yaşlı görmezler, ama otobüse binince birden sanki saçları ağarır, bir ağırlık çöker üstlerine. İşte sırf rahatlık olsun diye böyle davranan insanlara sinir oluyorum, bence bu insanların kendilerine saygıları yok, Japon kadın örneğinde olduğu gibi bunu kendilerine yakıştırmalarına acıyorum adeta.

Gerçekten ayakta zor duran, yaşlı insanlara tabii ki yer veririm. Ne olursa olsun yer vermeye çalışırım ama kendisine yaşlı süsü veren yüzsüz insanlara bunu yapmakta istekli olduğum söylenemez.

Amcalar ve teyzeler tarafından “çık çık çık “terbiyesiz şeklinde laf söylemeleri insanı delirtiyor.

Bir sefer de yer verdiğim kadının teki, yaşlı adama yer verdi sonra da dedikodumu yapmaya başladılar "e bi de okumuş çocuk vah! vah!" diye.

Bu sözleri duydukça insanın  yer veresi gelmiyor işte.

Eğer bir genç çok yorgun değilse yapmaması gereken şeydir. Yer verdikten sonraki o huzuru hiçbir şeye değişmem. Sanki yararlı bir iş yapmış gibi oluyorsun işte.

Sevgili okuyucular işte gençlerin düşünceleri ve davranışları işte yaşlılarımızın beklentileri.

Çağımızda her şeyin ne kadar değişmiş olduğunu görmekteyiz demek ki toplu taşıma araçlarına binmeyi göze aldığımızda,  kimselerden bir  beklenti içine girmeden kendimize güvenerek yolculuk yapmamız gerektiğini öğrenmiş olduk.Gençlerimizin kendilerini ne kadar  haklı gördüklerini kendi ağızlarından dinledik.

Elçiye zeval olmaz…

SEVGİ VE  SAYGILARIMLA.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

SON PİŞMANLIK

22 Ekim 2013 Salı 23:07

KIYAMETİN VARLIĞINI UNUTMAYIN

30 Eylül 2013 Pazartesi 11:00

EN GÜZEL SEVGİLİ

16 Eylül 2013 Pazartesi 10:30

Dua...

26 Ağustos 2013 Pazartesi 12:03

GAFLET PERDESİNİN KALKMASI İÇİN...

13 Ağustos 2013 Salı 11:27

TÜRK’ÜN TARİH YAZAN ŞANLI ORDUSU

08 Ağustos 2013 Perşembe 07:09

MÜSLÜMANLARIN GÜCÜ BİRLİKTEN GELECEKTİR

01 Ağustos 2013 Perşembe 12:22