Kıskançlık

Kıskançlık, insanın  doğasında bulunan doğal bir tepkidir. Cinsiyet fark etmeksizin herkeste var olan duygudur, sadece tepkiler farklıdır. Sosyal ve kültürel bir olgudur. Kıskançlık, içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Yaşadıkça, içinde bulunduğumuz toplumun yarattığı ilişki kurallarına göre kıskançlık duygusu gelişir. Bazılarımızda bu duygu belirgin şekilde görülür, bazılarımızda ise aşırı derecede kendisini gösterir. Kıskançlık  gerçektir. İnsanın olduğu her yerde kıskançlık var olacaktır. Hatta hayvanların dahi zaman zaman, içlerindeki fıtrat gereği, birbirlerini kıskandıklarını gözlemleriz. Kıskançlık duygusu  kin duymak değildir.

 

Bazen sahip olduklarımıza bazen de sahip olamadıklarımıza karşı değişik şekillerde duyduğumuz bir histir. Kıskançlık duygusu bazılarımız da  çok daha yoğundur, bazılarımızda azdır, bazılarımızda da  hiç yoktur.

Kendimizde olmayanları ya da bir şekil de elde edemediğimizi  başkalarında gördüğümüzde içimizde oluşan haset ve çekememezliğe dayanan bir duygudur. Başaramadığımızı başarana, bizden farklı olana, dikkati daha çok çekene, sahip olmadığımıza sahip olana, daha huzurlu, daha özgüvenli, daha mutlu yaşayana karşı duyduğumuz tarifi zor bir duygudur.
 Kıskanç insanın bakışlarından, sözlerinden, hareketlerinden yayılan negatif enerji, yıkıcı bir güce sahiptir. Bu duygudan sakınılması gerektiğine inanıyorum.


Bazılarımıza göre kıskanmama duygusu umursamazlık, ilgisizlik, lakayıtlık olarak düşünülüp algılanabilir. Aynı zamanda güven ve sevdiğinden, sevildiğinden emin olmanın göstergesi de olabilir. 
Duygularımızı tahlil ettiğimizde sevdiğimiz ve sevgisinden emin olduklarımızı zaman zaman daha çok kıskandığımızı fark ederiz.

Belki de bu, bize olan sevgisini ve ilgisini başkalarıyla paylaşması kıskanmamıza neden olabilir.

Sevdiğimiz kişinin ilgisinin  başkasına yöneldiğini gördüğümüzde ister istemez kendimizi bu duyguya kaptırırız. Sevdiğimiz kişiye bizden  daha yakın olan birinden dolayı kıskançlık duyarız. Sevdiğimizin yanında olamamak, onun dünyasına girip paylaşamamak kıskanmamıza neden olabilir. 

Kişinin özgüveninde düşme olduğu zaman, kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için yapılan sağlıksız davranışlara sebep olur.

Bu kıskançlık hastalık derecesine ulaşmadığı sürece çok da hoş bir duygudur. Anlık duyulan kıskançlıklar hayatın rengidir. Önemli olan bu duyguyu kontrol edebilmemizdir.

Elbette küçük kıskançlıklar sevgiye aşka hoş tatlar katar ama işi biraz abartırsak ve kıskançlığın esiri olursak hiç de hoş olmayan olaylar yaşarız.

Bir başkasını kıskanmadan yaşamak hayatı hiç ama hiç özümsememek demektir. İnsanız; bizden iyi olana, sahip olmadığımıza sahip olana, bizi elimizdekini almakla tehdit edene kıskançlık duygusu duymamak; güzellik karşısında duyarsız kalmak, elde edilene sevinmemek, eldekini kaybetmemekten dolayı gurur duymamak  bir duyarsızlıktır. 

Biz bu duyguyu istediğimiz kadar yumuşatsak dahi kabul edilebilir terimlerle başkasına özenmekten, öykünmekten, gıpta etmekten, imrenmekten dem vurun; ben de kelime oyunları ile kast ettiğim katiyen haset olmak, çekememek, iştahlanmak, kaldıramamak, abartılmış ve kalıcı hale gelmiş, diye iddia edeyim; karşılıklı kelime oyunlarımız sadece ve sadece kıskançlık duygusunun var olduğunu söyler. 
Farklı terimler kıskançlık duygusunun şiddet ve seviyesini tarif ederler. 

Başkasının durumunu kıskanarak ona yetişmeye, onun gibi olmaya, ona benzemeye, onun gibi davranmaya, onu geçmeye, eldekini ona kaptırmamaya yeltenirsek kıskançlık doğal bir duygu olarak bizi olumlu yönlendirir. 

Yok, kıskandığımıza; aradaki farkı, ondaki fazlalığı ortadan kaldırarak yetişmeye kalkarsak; işte o zaman kıskançlık olumsuz, zarar veren, bizi ve karşımızdakini tüketen bir duygu haline gelir. Kıskandığımız hakkındaki olumsuz duygularımızı hiç harekete geçirmezsek, bu sefer kendimizi heder olan  varlıklar haline getiririz.

Kıskanılan da bundan garip bir haz alır, rahatsızlık veren kıskanılanın hayatını zehir edecek kadar kıskanılmasıdır. Ülkemizde genellikle özgüveni çok düşük olarak yetiştirilen erkekler kıskançlığı çok kolay karşı tarafa eziyet haline çevirebilirler. 

Ancak yine de her konuda ve alanda, tadında ve denetim altında kıskançlık hem doğal bir ihtiyaç hem de kıskandığımıza ulaşmak, onu elde tutmak uğruna bizi olumlu gayret sarf etmeye zorlayan, böylece de ileriye taşıyan bir duygudur.

 

Gerçek bir canavar. Bu canavar içinde belirince asla rahata eremezsin.
Eğer seni üzecek kadar rahat davranan biriyle çıkıyorsan, ilişkini yeniden gözden geçirebilirsin. Mantıklı davranmaya çalış. Kıskançlık krizinde aklına gelen uçuk fikirleri listele ve sakin kafayla bunları düşün. Bunların pek gerçekle alakası olmadığını gördün, değil mi? Gül, geç ve rahat bir nefes al!

Kıskançlık insanı yorar ve insanın kafasını gereksiz yere meşgul edebilir. En iyisi kendi kendimizin doktoru olup kuruntuları kafamızdan  uzak tutmayı denemektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

SON PİŞMANLIK

22 Ekim 2013 Salı 23:07

KIYAMETİN VARLIĞINI UNUTMAYIN

30 Eylül 2013 Pazartesi 11:00

EN GÜZEL SEVGİLİ

16 Eylül 2013 Pazartesi 10:30

Dua...

26 Ağustos 2013 Pazartesi 12:03

GAFLET PERDESİNİN KALKMASI İÇİN...

13 Ağustos 2013 Salı 11:27

TÜRK’ÜN TARİH YAZAN ŞANLI ORDUSU

08 Ağustos 2013 Perşembe 07:09

MÜSLÜMANLARIN GÜCÜ BİRLİKTEN GELECEKTİR

01 Ağustos 2013 Perşembe 12:22