YAVRU VATANIM KIBRIS

Değerli okuyucularım yavru vatan Kıbrıs’a dört günlük bir gezi yaptım ve etkisinde kaldığım için sizlerle paylaşmak istedim.
Herkesin ilk duyduğunda ne işiniz var orada, Casino görmeye mi gidiyorsunuz ? diyerek tepki gösterdiği bir yer.

Dostlarımız ile birlikte yollara düştük. Uçağımız erken olduğundan gün epey erken başladı bizim için. Kahvaltımızı Kıbrıs’ta yapacaktık.

Kıbrıs’a indiğimizde rehberimiz Faruk bey karşıladı. Tabii ilk dikkatimizi çekenler yüksek binaların olmaması ve geniş caddelerdi. Yavru diyoruz ya acaba İngilizler ne diyor burası için. Trafik sağdan ve hala sağdan direksiyonlu arabalar kullanılmakta.

 

   Güzel bir kahvaltı’dan sonra ilk çıktığımız yer St. Hilarion Kalesiydi. Girne ve Lefkoşe arasında bir yerde. Sanki kaya’ya oymuşlar. Tepe çıkıyorsunuz. Çıktığınıza değiyor tabiî ki. O nasıl bir manzara. Dağlar ve deniz. St.Hilarion Kalesi Ada halkını olası Arap akınlarına karşı korumak ve muhtemel saldırılara karşı uyarmak amacıyla inşa edilmiş. Ne kadar korktukları kaleden belli oluyor. Kale’nin çevresinde korumaya alınmış sakız ağaçları ve tesbih ağaçları ilgimizi çekti.

 

   St. Hilarion Kalesinden sonra Girne’deki Bellapais Manastırına gittik..Girne bir sahil şehri. Manastır beş parmak dağlarının eteklerine kurulmuş. Bir kısmı önceki yıllarda yanmış. Uzun çam ağaçları buranın en dikkat çeken görsellerinden. Kuzey sahillerinin tümüne hükmedebilen görüşü ve güzel dağ manzarası ile Kıbrıs’ta muhakkak görülmesi gereken en önemli yerlerinden.

 

  Yine Girne’ye 4-5 km uzaklıkta bulunan Hz. Ömer türbesini ziyaret ettik. Bir rivayete göre Hz.Muavi’ye döneminde gelen yedi akıncı sahabe’nin kabri. Kabir tam denizin son kısmında gibi duruyor. Bir burnun uç kısmında sanki. Hemen yan tarafında deniz suyunun içine girdiği bir mağara var. Söylenenlere göre vefat edenler buradan çıkartılmış.

 

  Hz. Ömer türbesinden ayrılmak istemedik.Girne merkeze geçtik.Girne kalesine çıktık.

Bahçelerdeki mandalina, portakal ağaçların çokluğundan dallarda ve yerlerde  çürüyüp gittiğini duyunca nasıl üzüldük anlatamam. Arkadaşlarımız hemen  götürebildiğimiz kadar götürsek mi, toplamak için tekrar gelelim gibi diyenler oldu. Çünkü Türkiye’de pahalı.

Girne merkezinde, sahilde  ve teknelerin arasında dolaştıktan sonra Karaoğlanoğlu Şehitliğine ziyarete gittik. Kıbrıs Kara harekatına katılan tankların bulunduğu açık hava müzesini gezdik, çıkarma anıtını gördük. Hava’nın kararmaya başladığı anda özellikle deniz ve güneşin batışı manzarasında değerli dostlarla havanın keyfini çıkarttık.

 

  Kıbrıs meyvesi bol bir ülke. İlk günümüz çok keyifli geçti. Ertesi gün erkenden Lefkoşe gezimize başladık. Bugün için planlarımız çok yoğundu. Girne kapısı Lefkoşenin Girne tarafından girişinde bulunan bir kapı. Venediklilerin yaptığı üç kapıdan biri.

 

  Barbarlık müzesi de Girne’de muhakkak görülmesi gereken yerlerden.1963’te katledilen doktorun evi. Evin içi çok kasvetli. Boğazım

düğüm düğüm oldu. Göğsümün üstüne sanki bir şey oturdu. Barbarlık müzesinden kendimi hemen dışarıya  attım. Barbarlığı Türklere yakıştıran milletler, aslında burada görünüyor ki barbar kendileri.Açık ve net.

 

  Lefkoşe sur içine doğru yürüdük. Mevlevihaneyi, Büyük Hanı, Semiye Camiini, Haydarpaşa Camiini gezdik. Nostaljik Lefkoşe sokaklarında dolaştık.

  Lokmacı sınır kapısında durduk. Güney Kıbrıs’a doğru gidemedik. Sınır kapısı tuhaf geldi bize. Aynı mahalleden iki’ye bölünmüş. Kıbrıs vatandaşları girip çıkabiliyor. Fakat TC vatandaşları giremiyor. Vize almamız gerekiyordu.

Acı haliyle gülümseten bir tablo.

  Lefkoşe’den Gazi Mağusa’ya doğru yola çıktık. Ticari limanı olan  sahil şehri.

Kutup Osman türbesini ve Osmanlı şehitlerinin bulunduğu yerleri ziyaret ettik.

  G.Mağusa özellikle Maraş bölgesiyle gündemde kaldı. Maraş bölgesi 1974 öncesi şimdilerin Hawaisi gibiymiş. Fakat 1974’ten sonra tampon bir bölge haline gelmiş. İn cin top oynuyor, yasaklı bir bölge. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolü altında. Sadece dışarıdan görebiliyorsunuz. Bir nevi hayalet şehir.Hepimiz çok etkilendik.Tıpkı korku filmlerindeki gibiydi.

 

  G.Mağusa da Canpulat müzesini gezdik. Osmanlı Türk Generali Kilisli Canbulat Bey’den ismini almış ve Lala Mustafa Paşa Camii. Bir sanat harikası. Aslı bir katedralmiş. Kıbrıs’ın fethinden sonra camiye çevrilmiş. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin en büyük iki camisinden biri. Kıbrıs Fatihi olarak anılan Lala Mustafa Paşa’nın adını almış.

Lala Mustafa Paşa Camii çevresinde o döneme ait eserler de var. Hatta Venedik kalıntılarına bile rastlayabilirsiniz.

Şair Namık Kemal’in sürgüne gönderilip, yattığı zindan da burada.

  Bu bölgedeki huzurlu havadan sonra Saramis Harabelerini görmeye gittik. Saramis harabeleri, Magusa’nın 8 kilometre uzağında Akalar tarafından kurulmuş. Araştırmalar Salamisin geçmişinin MÖ 11. yüzyıla kadar uzandığını göstermiş.

Salamis Harabeleri, çeşitli uygarlıkların ve daha çok Roma kalıntılarından çeşitli heykel traşlarlar, silindir şeklindeki işlemeli sütunlar, surlar, anfi tiyatro alanı, ve daha birçok tarihi kalıntıları bulabileceğiniz tarihi bir mekan. Kıbrısta muhakkak görmeniz gereken bir yer.

Mağusa’dan öğrendiğimizde çok şaşırdığımız Barnabas’ın kabrini ziyaret ederek ayrıldık. Barnabas’ın Hz.İsa’nın havarilerin biri olduğu söyleniyor. Hatta ünlü Barnabas incili kabrinden çıkartılmış. Tabi söylenenlere göre.

  Akşam Şeftali kebabı yedik. Kıbrısla hiç alakası olmayan bir kebab. Bu kebab yüksek ihtimal buraya göç ederek gelen Antakya, Adana, İskenderunluların getirdiği bir kebab. Köftenin her tarafı yağla kaplanmış ve ızgara yapılmış. Tabii ağır bir kebab, bir daha yemeyeceklerim arasına girdi.

  Kıbrıs’ta gördüğümüz güzellikler karşısında casinolar bizi çok ilgilendirmedi bile.. Bir yere neden gittiğin ve nasıl baktığın da önemli. Her zaman dediğimiz gibi mekanları güzelleştiren insanlar. İçimizdeki huzuru ve mutluluğu da gittiğimiz yere kendimiz götürüyoruz.

Neyi arıyorsan o seni buluyor.

   Değerli okuyucularım haftaya size Güzelyurt’ta bulunan mavi köşkü anlatmak istiyorum çünkü başlı başına bir hikaye.

 

İYİ HAFTALAR DİLERİM.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

SON PİŞMANLIK

22 Ekim 2013 Salı 23:07

KIYAMETİN VARLIĞINI UNUTMAYIN

30 Eylül 2013 Pazartesi 11:00

EN GÜZEL SEVGİLİ

16 Eylül 2013 Pazartesi 10:30

Dua...

26 Ağustos 2013 Pazartesi 12:03

GAFLET PERDESİNİN KALKMASI İÇİN...

13 Ağustos 2013 Salı 11:27

TÜRK’ÜN TARİH YAZAN ŞANLI ORDUSU

08 Ağustos 2013 Perşembe 07:09

MÜSLÜMANLARIN GÜCÜ BİRLİKTEN GELECEKTİR

01 Ağustos 2013 Perşembe 12:22