BAŞLIĞI YAZININ SONUNDA

Artık yaz ayının pılını pırtısını toplayıp gittiği günlerdeyiz.

Birazdan sonbahar yaprakları düşer, ver elini kış ve bu döngü hiç aksamadan dünya döndükçe sürer gider.
Artık gündemde doğal gaz faturaları, odun kömür, fiyatları, kardan yoları kapanan köyler, buzda kayan araçlar, kartopu oynamaya çalışan apartman çocukları.


Ve güzel ülkemin garip gurabası yine aç, yine açıkta sosyal yardımları kendisine payanda etmiş yaşamaya çalışan ülkemin hayali milli gelir kahramanları.


Tabii ki her şeyi devletten beklemek yanlış. Bireysel olarak bizler bu garip gurabanın yaralarını sarmamız gerekiyor da. Nasıl olacak?


Bu iş, öyle oturduğun yerde olmuyor, hele klavye başında mümkün atı yok.
Terlemek lazım, koşmak lazım. Kolay değil, hem yoksulu hem de Yaradanı memnun etmek. Zor tabi. Birde nasip meselesi, eğer yaradan nasip etmemişse ne yapsanız nafile. Eğer bir çocuğun gözlerindeki o ışıltıyı, eğer bir genç kızın gözlerindeki sevinçle karışık mahcubiyeti göremiyorsanız hiç yerinizden
kalkmayın bence.

*

Efendim yaklaşık beş altı aydır çevremden kullanılmış kıyafet kitap ve çocuk oyuncakları topluyorum. İş yerimin bir bölümü sanki Kızılay’ın deposu. İşini yaptığım müşterilerimden rica ediyorum, anlatıyorum, sağ olsunlar bana güvenip, ellerinden ne geliyorsa bana getiriyor, yada ben alıyorum evlerinden.
Daha önce topladığım bu yardımları Beylik düzündeki kader mahkumları derneğine götürüyordum. Belki de 2000 yada 3000 parça çeşitli türde kıyafetler götürdüm. Oradan hapishanelerdeki yoksul fakir kimsesiz kadınlara, çocuklara yada beylere istedikleri doğrultuda tasnif edilip gönderildi.

*

Derken bir gün baktık ki adeta bir vakıf bir dernek gibi tek başına bu yardımlarla ilgili bir hanım efendi çıkageldi, baktık oda bir Dadaş zaten tanıyorduk önceden.
Bu sefer bu yardımları ona vermeğe başladım. O bu yardımları benden alıp ta Erzurum’a götürüyor, ihtiyaç sahiplerine dağıtıyordu. O yardım haberlerini, resimlerini görünce , ne kadar mutlu, ne kadar keyif aldığımı ifade etmem çok zor o anı yaşamak lazım.

*

Bakın bizim o taraflı dostlarımız maşallah eleştirinin kıralını yaparlar. Bunun % 90 nı kıskançlıktır, açık söylüyorum bunu, çünkü çevremde de çok var bunlardan.
Efendim bu hanım Erzurum’un insanını aşağılıyormuş, yok siyasete oynuyormuş, oynasın oynuyorsa ayıp mı? Yaptığı eserlere alın terini katıp elde ettiği parayla okul boyatıyor, çocuk giydiriyor.

*

Bakın şahit olduğum şeyi yazayım; İstanbul’u bilenler bilir, Çamlıca ve Büyükçekmece’nin mesafesini, mesafe önemli olmasa da trafiğini bilmeyen yoktur.
Bu hanım efendi akşamın saat 9 unda Çamlıca dan Büyükçekmece’ye direksiyon salladı geldi. Bendeki yardımları almak için. Kim gecenin öyle bir saatinde kendini yollara vurabilir.

*
Televizyonlarda onlarca yeni dizi varken, onu eleştirenlerin birçoğu, sen boş ver yardım toplamayı, kontağı bile açmazlar benzinin 5 tl ye dayandığı bir dönemde. Geç bunları kardeşim geç, ya yap bir şeyler yada yoldan çekil.
Geldi bu hanım efendi saat 11 gece. Yanında bir bayan arkadaşı. Aldı yardımları bir çay bile içmeden müsaade istedi ve evine doğru yola çıktı. Masal anlatmıyorum yaşadım ben bunları.

*

Ve bu hanım efendi tıpkı varlıklarıyla övündüğümüz diğer hanım efendi hemşerilerimiz
gibi gururumuzdur. Onlar şimdi adlarını yazsam köşem yetmez ama onu iyi tanıyorsunuz.
Arkadaşlar lütfen eleştirirken alternatifini de koyalım. Siz bir fazlasını yapın tamam ama, hiç bir şey yapmadan öğle milli duygulara yatmak kusura bakmayın iğreti duruyor üzerinizde.

*

Kimi hemşerilerimiz bir bakanla, bir vekille yada bir belediye başkanıyla arasında beş metre olduğu halde resim karesine girmek için ne kaynaklar yapıyor. Sosyal paylaşım sayfalarında örnekleri çok, ama bu hanım efendi bu ülkenin Başbakan’ına Abdi İpekçide ki Erzurum’un kurtuluş gecesinde üzerinde binlerce çivi çakarak yaptığı tabloyu sunabilecek kadar özgüveni tavan yapmış bir Dadaş o. Ordaydım gördüm.

*

Bir gazeteci olarak bir Erzurumlu olarak hangi hemşerim, hangi başarıya imza atmışsa bende kalemimde onun emrindedir. Bu kim olursa olsun hiç fark etmez, samimiyim.
İnanın ama Erzurum’u kullanarak bir yerlere gelmeye çalışanları bende biliyorum.
Kamuoyu da düzgün, milli duygularını Dadaşlığı yaşayan hemşerilerimi tenzih ederim.
Onlar hep baş tacıdır.

Ha pardon ya unuttum. Kim mi bu hanım efendi. Bu hanım efendi filoğrafi sanatkarı
sayın AYSUN GEMALMAZ hanımdır.

Sağlıcakla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Uzun Arşivi

YAŞAR NURİ HOCAM BEN YANACAKMIYIM

28 Haziran 2016 Salı 11:40

SAYGI DUYMAK ve SEVMEK

02 Haziran 2016 Perşembe 09:25

YAN YANA AMA BİR ARADA DEĞİLİZ

08 Şubat 2015 Pazar 17:27

HEP ÖLÜM HEP GÖZYAŞI!

04 Kasım 2014 Salı 09:31

PINARHİSAR ÇANKAYA

28 Ağustos 2014 Perşembe 22:28

YERİN ÜSTÜ YERİN ALTI

26 Mayıs 2014 Pazartesi 23:20

OBJEKTİF OLABİLMEK ZORDUR

09 Mayıs 2014 Cuma 23:34

ÖNCE OYU VİCDANINIZDA KULLANIN

25 Mart 2014 Salı 21:17

ÇEVRİM İÇİ VİCDANLAR

25 Şubat 2014 Salı 12:14