
Mehmet Uzun
DÜZEYLİ BİRLİKTELİĞİMİZ VAR
Ülkemizdeki sorunları hepimiz biliyoruz. Kimimize göre ön planda terör,
kimimize göre ekonomi, kimimize göre de ülkemizin komşularıyla ilişkileri… Tabii ki bunlar doğrudur.
Ama ben bir başka önemli sorunumuzdan bahsetmek istiyorum. Benim
de en çok korktuğum ve üzüldüğüm ahlaki sorunlarımız geliyor.
Hepimizin evinde bulunan televizyonlar bir çok değerli bilgiyi verdiği
gibi bir o kadarda ahlaki çöküntülere sebep oluyor. Bunu da yaparken
allayıp pullayıp öyle sunuyor ki farkında bile olmuyoruz bunların.
Bizler belli yaştaki insanlar belki bunlardan daha geç etkileniyoruz ama
gençlerimiz hele varoşlardaki köylerdeki gençlerimiz daha da çok etkileniyorlar.
Mesela lüks bir semtteki bir hanımın birde medyatikse bu hanımın özel hayatı
ekranların magazin malzemesi olurken, bunun sunuş biçimi varoştaki diğer
hanım efendiye alt yapı hazırlıyor.
İstemeden de olsa bilinç altında bir yer buluyor. Kendini bu lüks semtteki
hanımla kıyaslıyor. ‘Daha güzelim, daha gencim’ diyor. Eğer birde aile
yapısında bir gevşeklik varsa, o yolda gitmede bir sakınca görmüyor.
Ve bir süre sonra varoştaki hanım efendiyi gazetelerin 3. sayfalarında
okuyoruz. Ama aynı şeyi yapan lüks semtteki hanım efendiyi de renkli
magazin sayfalarında görüyoruz.
Peki eylem aynı olduğu halde neden ayrı sayfalarda okuyoruz bu iki haberi de?
Çünkü lüks semtteki hanım efendi yaptığı bu eylemin adını çağdaşlık şemsiyesi
altına gizliyor.
Varoştaki zavallı hanım efendide bu şans yok, ya bir yakını tarafından öldürülüyor. Yada başını alıp kaçıp kayboluyor.
Kahroluyoruz bir Müslüman olarak. Bu çağdaş hanım efendi bir ayda üç beş
sevgili değiştiriyor, bu sevgililerini soran magazin habercilerine de ‘Çok düzeyli
birlikteliğimiz var’ Nasıl bir birliktelikse bu?
Altında son model jeep, en lüks semtte daire, burada yazamıyorum ama ne demek istediğimi anlıyorsunuz.
Televizyon dizilerinin bir çoğunda cinsellik ön planda. Artık aile içi ilişkilerde işin
cılkını çıkarıyor. Senaristler mutlaka bir tecavüz, bir taciz, bir aile içi rezilliği
senaryolarına ekliyorlar.
Zavallı bizlerde merakla o dizileri evimizde ailemizle seyrediyoruz ve bu dizilere
müdahale edildiği zaman, müdahale eden ya yobaz, yada gerici damgasıyla yaftalanıyor.
Ta seksenlerde biz yaştakiler hatırlarlar Dallas diye bir dizi vardı. O kadar çok sevmiştik ki.
Ve hatta bazı hanımlar doğan çocuklarına dizinin kahramanı olan Ceyar’ın adını koymaya kalkışanlar bile olmuştu.
Ama komşumuz Yunanistan o diziyi ülkesinde yasakladı, televizyonlarında gösterilmesini engellemişti. Gerekçe olarak ta ‘Ahlaki değil’ demişlerdi. Onlar Hıristiyan bizde Müslüman…
Nu ne yaman çelişki değil mi?
Değerli dostlar en başında ülkemin sorunlarının bir kaçından bahsetmiştim ama benim gördüğüm en büyük sorun ahlaki sorunlardır.
Bütün İslam ülkelerinde zinanın yanlış bilmiyorsam tek serbest olduğu ülke bizim ülkemiz.
Hani % 99 u Müslüman olan bir ülkeydik. Eee Müslümansak en büyük günahların başında zina gelmiyor mu? Peki neden serbest, cezası yok?
Bana gericide diyebilir, olsun kabulümdür. Nikahsız ulu orta kamunun önünde düzeyli birliktelik yaşadığımı söyleyip çağdaş olacağıma, İslam’ın
kurallarına göre yaşayıp gerici olmayı yeğlerim.
Bu arada lüks semtlerde yaşayan varoşlarda yaşayan düzgün hanımefendileri tenzih ederim. Onlara biz sözüm yok. Konu ettiklerimi zaten sizler her akşam flaşş flaşş diye ekranlardan seyrediyorsunuz.
Yaşları 60’a 70’e dayanmış kimi hanım efendiler evlenme programlarında canlı yayında, hem de elektrik alamadım diyebilecek kadar düzeysizler.
Dilerim gelecekte bu günlerde yaşanan iğrençlikler, bir kartopu gibi büyümeden dağılır.
Yoksa işimiz çok zor. Belki de başımız hep önümüzde olacak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.