Ömer Faruk Kızılkaya

Ömer Faruk Kızılkaya

ERMENİ MESELESİNİ BİR DE BENDEN DİNLEYİN

Beni takip edenler bilirler, yaklaşık 2 aydır Flash Fm’de “Geçmişten Geleceğe Erzurum” isimli  bir kültür programı yapıyorum. Çarşamba günleri yaptığımız programımızda bugüne kadar birbirinden önemli konuklar ağırladık ve birbirinden güzel konular konuştuk. Programlarımızı yaparken de özel günlere dikkat etmeye çalıştık. Örneğin Erzurum’un Kurtuluşu haftasında kurtuluşu konuştuk, işgal haftasında işgali konuştuk. Diğer zamanlarda da Erzurum’un tarihini Eski Çağ’dan günümüze doğru gerek tarihçilerimizle gerekse arkeologlarımızla konuştuk, Allah nasip ederse de konuşmaya devam edeceğiz. Erzurum’un jeolojisini, oluşumunu yine dünyanın oluşumundan bu yana konuştuk, ornitolojisini uzun uzun irdeledik.

Malumunuz pazar günü tarihimize atılan büyük bir iftiranın yıl dönümüydü: 24 Nisan.

Peki, nedir 24 Nisan? Ermeni tehcirinin ve sonrasında yaşanan polemiklerin sözde başlangıç günü. Bu konu gerek ülkemiz açısından gerekse şehrimiz açısından çok önemli. Bu konuyu her zaman canlı tuttum, yaşatmaya ve ecdadıma atılan iftiralara cevap vermeye çalıştım. İsterdim ki herkes aynı konuda hassasiyet göstersin, herkes milli bir duruş göstersin. Ama aziz milletim bilsin ki o samimiyet herkeste yoktur. Bu yüzden Ermeniler haksız oldukları davalarında bize karşı bu kadar güçlü durabiliyorlar. Çünkü yanlış olduğunu bildikleri halde bu konuyu milli mesele haline getirmişler. 7 yaşından 70 yaşına kadar herkesin beynine bu konuyu nakış nakış işlemişler.

Bizde durumlar nasıl? Sadece bireysel reklam, akademik çalışma konusu ve siyaset için bir malzeme… Ötesi yok bizde. Dostlar alışverişte görsün hesabı bir ortaya çıkma konusu. Kendini milliyetçi- muhafazakâr gösterme arenası bu konu. Bu yüzden de başarısız oluyoruz.

Çok ağır ithamlar değil mi? Bilerek ve isteyerek bu ithamları yapıyorum. Zira öyle olmasaydı bireysel hesaplarımızı kenara atıp milli meselelerde ortak hareket edebilirdik. Ortak hareket edebilseydik belki sonuç alabilirdik. Ortak başarılara imza atabilseydik belki kalplerimizde birbirimize karşı bir yumuşama görülebilirdi. Ama nerede?..

Radyo programıma konuk alacağım, sorun yaşıyorum. Bu konu üzerine çalışan isimlerin bazılarına bağlı bulundukları STK’lerle ve onların yöneticileriyle sorun yaşamamak adına teklif götüremiyorum. Malum ben de bir dernek yöneticisiyim ve iş birliği yapmaya çalışmamızı rol veya adam çalmak olarak düşünebilecek insanlarla aynı şehri paylaşıyorum.

Başka derneklerin yöneticilerine söz vermek istiyorum, sudan bahaneler sunuyorlar (Ne de olsa rakibiz. Neden rakip olduğumuzu da anlamış değilim. Neden STK’ler ortak olamıyorlar da rakip oluyorlar?). Akademisyenlerimize teklif götürüyorum; kimi rektörü bahane ediyor, kimi de ramazanı…

Mesele ne? Reklamsa konuşmacı sizsiniz. Alın size reklam alanı. Akademik puansa rektörlük buna puan veriyor. Topluma hizmetse alın size hizmet alanı. Bensem size ne yaptım bilmiyorum. Yanlışım olduysa adabınca uyardınız da ben mi anlamadım? Bilerek kimseye yanlış yapmam ama bilmeden hatam olduysa uyarmak sizin göreviniz, telafisini yapmaksa benim görevimdir. Görevinizi yapmayıp beni bir şeyle suçlayamazsınız.

Bazılarına da kasıtlı olarak teklif götürmedim. Şartları göz önünde bulundurarak bunu yapmak zorunda kaldım. Çarşamba günü bu önemli konuyu yalnız anlatacağım. Hem de kendi inandığım şekilde anlatacağım. İşgal yıllarını ve olayları öncesi ve sonrasıyla hem de yapılan katliamların yerine göre detaylarına inerek anlatacağım. Kimler, bizi nasıl satmışsa isimlerini vererek anlatacağım. Dedelerim çiğ yememişler ki karnımın ağrımasından korkayım. Korkan varsa isimleri saklasın. Geçmişte bu konuyu gazetede yazı dizisi olarak yazmış, defalarca konferanslarda anlatmıştım. Çok şükür bilgim 2 saati doldurmaya yeter. Çarşamba akşamı radyo programımda buluşmak ümidiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Faruk Kızılkaya Arşivi

HOCAMIN ŞİİR KOKAN ELLERİNİ ÖPÜYORUM

01 Aralık 2022 Perşembe 22:37

SİHİRLİ SÖZCÜKLERİ UNUTTUK MU?

04 Kasım 2022 Cuma 13:09

TABYALAR HER ZAMANKİ GİBİ SAHİPSİZ!

14 Mart 2022 Pazartesi 09:33

ERZURUM’DAN GÜZEL HABERLER VAR

11 Ocak 2022 Salı 08:19

EKONOMİ KIRMIZI ALARM VERİYOR

20 Aralık 2021 Pazartesi 19:48

İĞRENÇ BİR HAFTANIN ARDINDAN…

26 Kasım 2021 Cuma 18:19

KASIM DADAŞIN HÜZÜN AYIDIR

15 Kasım 2021 Pazartesi 13:34