Öncelikle tüm gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyorum. Yalnız günün ismine takılmadan da edemiyorum. Kinayeli (çift anlamlı) bir söyleyiş var: Bir yandan muvazzaf ( vazife başında olan, bu işi fiilen devam ettiren) anlamı verilirken bir taraftan da gönderme yapıyor gibi. Ben taraf tutmadan bütün gazetecilerimizin günlerini kutluyorum.

Geçen hafta kültürümüzle ilgili birbirinden güzel haberler aldım. Bu hafta onları sizlerle paylaşmak istiyorum. Yanlışı eleştirdiğimiz zaman ötekileştiriliyoruz, doğruları savunduğumuz ve alkışladığımız zaman da “hakkaniyetli” olarak değil de sanki kulağımız çekilmiş ya da bir rant elde etmişiz gibi algılanıyor ama çok şükür bizim istikametimiz nettir. Bu açıklamayı, son haftalardaki çıkışlarımın üstüne bazı hakları teslim etmemden ötürü beni yanlış anlayacak olan olursa diye baştan söyleme ihtiyacı duyduğum için yapıyorum. Zira Kohlberg’in Ahlak Gelişim Kuramı’na göre çok da iç açıcı bir yerde olmadığımızdan ötürü her sözümüzü açıklayarak söylemek zorunda kalıyoruz.

Geçen hafta Yenişehir’de bir bilgievi açıldı. İsmine de yüksek lisans tezimde şiirlerini incelediğim Aşık Mustafa Temel (AŞIK RUHANİ) ismi verildi. Bir sanatçımızın yaşarken bu şekilde onure edilmesi çok alışık olmadığımız bir durum olduğu için hem şaşırdım hem de sevindim. Emeği geçen, vefa gösteren herkese teşekkür ediyorum.

Aşık Ruhani, hemşehrimiz Prof. Dr. Metin ÖZARSLAN’ın 2001 yılında yayımlanan kitabı “Erzurum Aşıklık Geleneği”nde yaşayan 3 üstat aşıktan biri olarak gösterilmişti. Diğerleri de Aşık Yaşar REYHANİ ile Aşık Mevlüt İHSANİ idi. İki aşığımız da sonradan vefat etti. Yaşayan tek üstat aşığa sahip çıkmak, vefa göstermek gerekiyordu. Bunu düşünüp hayata geçirmiş olduklarını görmek, beni ziyadesiyle mutlu etti.  Ruhani Baba ile ilgili bir yazı önümüzdeki günlerde inşallah dergi için kaleme alacağım.

Değerli kardeşim Canan ŞİMŞEK (Okur Yazar Canan) durumunda Karnavaz bezi ile demir tatlısının “Coğrafi yer işareti” işlemlerinin tamamlandığını ve artık Erzurum’a tescillendiğini müjdelemişti. Çok mutlu oldum. Özellikle demir tatlısına çok sevindim.

Kayınpederim Ankara’da tatlı ustasıdır. Evlendikten sonra eşimle demir tatlısı yapmak istemiştik ama tarif konusunda sorun yaşamıştık. Youtube’da araştırırken herkes “Aslen Erzurum’a ait olsa da Uşak tarifi” diyerek söze başlıyordu. Ehram ve lor dolmasının yer işaretini Bayburt’a kaptırdığımız için kızgınken bunu da kaptırma durumumuz aklıma gelince konuyu Erdal Başkan’a (Erdal GÜZEL) açmıştım. Kabul etmişti ama araya başka şeyler girmiş, konu kaynamıştı.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Cemal ALMAZ’a konuyu açtığımda hak vermiş ve elinden geleni yapacağını söylemişti. Hatta Turizm Haftası’nda demir tatlısı döktürüp üniversitedeki etkinlikte öğrenci kardeşlerimize dağıtmıştık. Cemal Hoca ara ara da durumunda vb. yerlerde paylaşıyordu.

Demir tatlısının patentini (coğrafi yer işaretini) şehrimize ise Erzurum Ticaret Borsası kazandırmış. Erzurum Ticaret Borsası (ETB) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, yaptığı açıklamada 50’ye yakın yöresel ürün için başvuruda bulunduklarını dile getirmiş. Hakan Başkan gibi ufku açık, çalışkan, idealist insanların sayısının artması gerekiyor. Sonuçta bir marka sahibi olan ORAL, markanın şehre getirisini bildiği için işi kimseye bırakmamış. Diğer oda başkanlarımızdan da aynı duyarlılığı beklerken uzun zamandan beri aynı makamda oturup kendisine hürmet edilmesini bekleyen ama iltifatı hak edecek marifet göstermeyen başkanlarımıza da (oda başkanlarımıza) halkımız adına şunu söylemek istiyorum: Ya bir yol bulun ya bir yol açın ya da yoldan çekilin.