GARDAŞ SENİ ÇIKARAMADIM

Bizim o tarafın insanlarında bazı özellikler vardır. Bu özellikleriyle her zaman övünmüşüz gurur duymuşuz.
Merttir, yiğittir, mahcuptur, daha bir sürü meziyetleri vardır. Saymakla bitmez.

Ama ne yazık ki kendi aralarında bu meziyetlerin bir çoğunu
hayatlarına geçirmezler.

Dışarıya karşı mükemmel olmanın yanında, kendi içerimizde bunun tam
tersi olmuştur.

Bakıp kıyaslama yapıyorsunuz, diğer bölge insanlarının yaptıklarına
şapka çıkarıyorsunuz.
Birde bize baktınız mı hayal kırıklığına uğramamanız işten bile değil.

Nunun nedenini çok merak ediyorum. Genetik midi? Bölgesel bir şey midir?
Bilemiyorum tabi.

Hele son yıllarda tek tip düşünen, tek tip yaşayan bir insan gurubu olduk.
Azda olsa istisnaları var tabi ki.

Benim oturduğum yerde, yani büyük çekmecede yaklaşık 2000 in üzerinde
Erzurumlu hemşerim var.

Çevrede hep iyi anılan, sevilen, güven duyulan insanlardır. Ancak,
inanarak söylüyorum yüzde doksanı aynı gazeteyi okur, aynı TV kanalını
seyreder.

Tabi ki saygı duyarız. Kimseyi suçlamak gibi bir niyetimiz yoktur. Hani derler ya; bizim oralarda çok affedersiniz tavşan b....u gibi ne kokar, nede bulaşır. Tam
o cinsten.

İnsan bazen kokmalı, bazen bulaşmalı. Gördüğü bir yanlışta tabi ki anarşiye
davet etmiyorum, yani kanaatkar suskun olduğu gibi, bazı durumlarda da
duyarlı olmalıdır.

Geçen gün bir akrabamla bir mekanda çay içiyoruz. Akrabam yaşlı. Diyor ki,
yeğenim ne güzel bak camimiz var, mezarlığımızda var. Çok şükür emekliyiz de,
kimseye muhtaç değiliz.

Yani bu dünya fani demek istiyor. Gözü öbür tarafta. Dedim amca tamam öleceğiz bir gün, bu kesin. Ama yaşarken yapabileceğimiz çok şeyler olmalı. Sadece ‘He’ dedi. Mutlaka arkamdan da gülmüştür.

Hep 2. 3. adamlara oynamışızdır. 1. adam hep korkutmuştur. Bizleri dernekte
üye, fabrikada usta başı, partide mahalle başkanı… Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Kim bilir belki de hak etmediğimizden mi nedir, Allah nasip etmiyor büyük makamları.
Ben buna çok inanıyorum.

Çok rastlamışızdır, mert, hayırsever, alçak gönüllü, mütevazi bir hemşerimiz kazara, olmaz ya, oldu diyelim sağlam bir koltuğa oturdu.

Bizler boşu boşuna böbürleniriz. ’ Ano yerin başkani varya erzürümliyimiş ve ya
ano müdür varya bizim gasabadan’ deriz. Hemşeri canlısıyızdır.

Ama bu hemşerimiz o koltuğa oturur oturmaz adeta geçmişini dondurur. Artık
çevrim dışıdır burnundan kıl aldırmaz. Zaten yanına da yaklaşamazsınız. Havadan havaya girer durur.

Koltuk dibinden uçtu mu seni hatırlar. ‘Gardaş neydersin’ Ağzınız dolar, diyemezsiniz…
Ama içinizden ‘Ellin kori’ demekten de kendinizi alamazsınız.

Çok yaşadım. Biliyoruz istisnaları var tabi ama çok az olduğu da bir gerçek.

Bir örnek;

İSTANBUL’ da en büyük bir kurumun başında bir hemşerim birbirimizde
tanıyoruz. Merhabamız da var. O büyük koltuğa oturmadan öncede zaman zaman ziyaretlerim olmuştur. Hal hatır sormak için sadece…

Ayrıca beraber bir sürede bir dernekte yönetim kurulundaydık. Bir gün bir hemşerim dara düşmüş, işi yok ve durumu çok kötü. Utana, sıkıla aradım. Dedim ‘Abi bir hemşerimiz var. Durumu berbat. Kurumunuzda kadrolu olmasa da bir iş. verin kendim için değil ama bu hemşerimizin
Durumu içler acısı.’

Mehmet bey tamam bakacağım, ben size dönerim. Bir gün, beş gün, on gün, yirmi gün…
Arıyorum döneceğiz, arıyorum bakacağız… Cekler caklar… Kızdım dedim o koltuğu hak etmiyorsunuz. Alın işinizde başımıza çalın…

Benden bir dost tavsiyesi, bu tip hemşerilerimize sakın hak ettiğinden fazla değer vermeyin.
Koltuk gittikten sonra travma geçiriyorlar, uzun süre kendilerine gelemiyorlar. Yazıktır…

Buradan tekrar söylüyorum, bazı hemşerilerimizde vardır, tanışmasak da her zaman saygı duyuyoruz. Önünde ceket iliklemekten de hiç bir zaman gocunmayız. Zaten onlar bellidir. Sizlerde biliyorsunuz.

Ama şöyle bir tespitimde var. Yukarıda eleştirdiğim benim hemcinslerim.

Ama Erzurumlu, okumuş belli yerlere gelmiş hanımlar, oturmuş oldukları koltuğun hakkını veriyorlar.
Öyle koltuktan önce ve koltuktan sonra gibi bir takvimleri yok. Onlarında yüzde doksanı böyledir.
Burda isim vermek isterdim ama bağlı oldukları kurumlardan dolayı yazmıyorum. Onlarla
her zaman övünüyoruz, her zaman gururlanıyoruz. Onlar son yüz yılın yaşayan modern ve çağdaş Nene Hatun larıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Uzun Arşivi

YAŞAR NURİ HOCAM BEN YANACAKMIYIM

28 Haziran 2016 Salı 11:40

SAYGI DUYMAK ve SEVMEK

02 Haziran 2016 Perşembe 09:25

YAN YANA AMA BİR ARADA DEĞİLİZ

08 Şubat 2015 Pazar 17:27

HEP ÖLÜM HEP GÖZYAŞI!

04 Kasım 2014 Salı 09:31

PINARHİSAR ÇANKAYA

28 Ağustos 2014 Perşembe 22:28

YERİN ÜSTÜ YERİN ALTI

26 Mayıs 2014 Pazartesi 23:20

OBJEKTİF OLABİLMEK ZORDUR

09 Mayıs 2014 Cuma 23:34

ÖNCE OYU VİCDANINIZDA KULLANIN

25 Mart 2014 Salı 21:17

ÇEVRİM İÇİ VİCDANLAR

25 Şubat 2014 Salı 12:14