
Mehmet Uzun
HALİME BACININ HASTAHANESİ..
Biz gazeteciler olaylara hep başka bir perspektiften bakarız. Buna da mecburuz.
Bu daha çok olumsuz gelişmeler ilgimizi çeker.
Ama bazen de vicdanımızı dinler, vicdanımız bize mutlaka güzel şeyleri de yazmamızı emreder.
Zaten güzel şeyleri es geçerseniz, bir süre sonra vicdanınız hep devre dışı kalır.
Bu durumda gazeteci olmanızın hiç bir önemi yoktur. Yani içi hep boştur. Yazılarınıza yüreğinizi ve vicdanınızı katmadığınız sürece ne okurunuz olur, ne de yazabileceğiniz bir sayfa bulabilirsiniz.
Efendim bir kaç gün önce sağlık sorunum vardı. ÇATALCA İlyas Çokay Devlet Hastanesi’ne baş vurdum. Muayene ettiler, tedavi için bir ameliyat söz konuso oldu.
Tabi ki kabul ettim. Gerekli tahlil vs.. yapıldı. Ameliyat günü geldi. Ameliyat oldum. İki gün yattım, taburcu ettiler.
Bu işin özeti.
Asıl olan bu süreçteki hastane gözlemlerim. Yazımın asıl konusu da o
dışarıdan devlet hastanelerini geçmişte hep kötü bilirdik. Hatırlayın lütfen Savaş Ayı’n, Uğur Dündar’ın programlarının ana malzemesi devlet hastaneleriydi.
Çöpler, pislikler, hastaların feryat figanı, filan hep bilinç altımızda bir yer tutmuştu.
İşte şu iki günlük hastane sürecinde artık o eski hastanelerden eser kalmadığını gördüm.
En azından bu hastanede bunlardan eser yoktu.
Hastanenin Başhekimi Uzman Doktor Halime NUHOĞLU ve ekibi hastaneyi kendi evlerinde misafir ağırlarcasına rahat ettiriyordu. Hastalar burada sanki hasta değil, misafir olarak kabul ediyorlar. 2 gün hastaneye adeta misafir oldum.
İlgi, alaka, önem had sayfadaydı. Eski bir hastane ama çok temiz ve
çok düzenli idi.
Başhekimin ofisinin kapısını bir görseniz, gecekondu kapısından farksızdı. Beklerken sıramı dikkatimi çekmişti pervazları çıkmış, sıvaları dökülmüş.. Ama bu hiç önemli değildi Başhekim için. Onun için insan önemliydi, kapı pervazları değildi.
Biraz sohbet etme fırsatı buldum Başhekimle. Adeta işiyle nefes alıyordu, hissediyordum bunu.
Hani bir köy evine misafir olursunuz yıkıktır döküktür ama ev sahibi sizi
rahat ettirmek için çırpınır durur. Ev eskidir, ev dökülüyordur ama siz bunu hiç görmezsiniz bile.
Ev sahibinin size ikram ederken gülen yüzünden dolayı. İşte misafir olduğum hastane de aynen böyleydi.
Sadece Başhekim mi hastalarla ilgiliydi. Gerek doktorlar, gerek hemşireler etrafınızda adeta pervaneler. Bütün bunları gördüm yazmak duyurmakta benim
görevim diyerek siz okurlarıma duyurmak istedim.
Tabi ki asıl kahramanlar sağlık sistemini ters yüz eden baştakiler. Buradan Sağlık Bakanımız hemşerim, yakın köylüm Sayın Recep AKDAĞ’ a teşekkürü bir borç biliyorum ve mutlaka gazetemiz Erzurum’un sorunlarını dile getirdiği için bu yazıyı da Sayın Bakanın okuyacağından gazetesi şüphem yok. Buradan söylüyorum; Sayın Bakanım çatalca İlyas Çokay Hastanesi emin ellerde.
Bağımsız biri olarak denetledim. Mesela, her şeyiyle mükemmel hastaneyi bir gemiye benzetirsek kaptan profesyonel, cana yakın. Personel düzgün ve çalışkan. Ben şahidim, gözünüz arkada kalmasın.
Sayın Halime NUHOĞLU hoca yüzünüzü kara çıkarmayacak bir başhekimdir.
Yine eski bir siyasetçi ve bağımsız bir gazeteci olarak, şundan adım gibi eminim; Ak Parti’nin almış olduğu oyların büyük bir kısmı işte yukarıda bahsettiğim güzel, düzgün, insana insan olduğu için değer veren sağlık sisteminin ve personelinin verdiği hizmetler sonucudur.
Ülkemizin yarısının hasta olduğunu düşünürsek bu tespitim beni haklı çıkarıyor.
Ben buradan tekrar hastanede yattığım süre içerisinde, beni ameliyat eden, kontrollerimi yapan herkese çok teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun.
Başhekim Halime NUHOĞLU’na,
Ameliyatımı yapan Doktor Mehmet Ali ÜNAL’a,
Hemşire Hatice TEKİN’e
Ve diğer hemşireler ve yardımcı personele çok teşekkür ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.