
Mehmet Uzun
İstanbul’da Erzurum’ yaşamak
İstanbul’da yaşarken Erzurum’u yazmak zordur. Kelimeleriniz hasret kokar,
cümleleriniz gurbet tadındadır her zaman.
Hep kıyaslarsınız,
‘Burası çok sıcak, şimdi Erzurum serin serin esiyordur’ diye.
İç geçirirsiniz şansınıza, kaderinize.
Fazla sürmez gerçekle yüzleşmeniz.
Bu trafikte de hissettirir kendini,
Çarşısında da…
Bazen dersiniz kendi kendinize ‘Yahu ne işimiz vardı İstanbul’da, köyde yaşamak varken.
Köyü düşünürüsünüz, çocuklarınızı düşünürsünüz.
Birden vaz geçersiniz.
Belki sizler için güzel olabilir, ama çocuklarınızın geleceği, istikbali mevzu bahis oldu mu hemen ak bilinize kontör yüklemeye başlarsınız çabucak.
Şehir bu ya kontör de gerekli elbette… Köprü geçişi içinde, kgs de. Köy
olsaydı bütün köprüler bedavaydı, Hem de en sallanan cinsinden. Çoruh’un üzerindeki tahtalarının bir çoğu kırık olduğu halde…
Uzaktan da olsa takip edersiniz memleketinizi, sanki yanınızdaymış
gibi etkilenir, ağlarsınız. Bazen Aşkale’de ki gölde ekmeği için ölümüne
hayatlarını soğuk sulara bırakan hemşerilerinize.
Kışın evinizde sobanızın başında haberleri izlerken Erzurum’da ki tipiyi,
soğuğu hissedersiniz iliklerinize kadar.
Saçakların altından sarkan buz sarkıtları o kadar kafanıza girmiştir ki.
Sabah işe giderken gayri ihtiyari apartmanınızdan yukarı bakarsınız
buz sarkıtı var mı diye?
Göremezsiniz tabi yoktur… Şehre düşen bir kaç santim kar yüzünden
okullar tatil edilirken, Erzurum’da aynı miktardaki kara dönüp bakmazlar bile.
‘Tatil mi ne tatili, dalgamı geçiyorsunuz siz’
Ve alırsınız kalemi elinize, hırsınızı, öfkenizi, sevdanızı sözcüklere dökersiniz.
Artık yüreğinizin açılımı karşınızdaki sayfada satırdadır. Bakar, bakar durusunuz
yüreğinizin kayıtlarına…
İşte öyle bir yürek kaydımı siz değerli Erzurum’da olan ve Erzurum’a hasret
hemşerilerime sunuyorum.
Bir sofra tadında lokma lokma…
Gardaş nasıl bizim oralarda havalar,
Başı yine dumanlımı Palandöken’in.
Yine hasret yüklenmiş mi otobüsler,
Terminaller ıslanmış mı göz yaşlarıyla.
Hatçe ninenin muradı gelmedi mi?
Kayaların İsmail evlenmiş dediler,
Derelere kelepçe vurmuşlar Hesleri,
Kesilmiş kuşların cıvıl cıvıl sesleri.
Gelmek istiyorum içimde bir korku var.
Bıraktığım gibi bulamazsam diyorum,
Yemekten, içmekten çoktan kesildim,
Azar azar çaresiz gurbeti yiyiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.