
Mehmet Uzun
KOLTUKLAR GÖRÜCÜYE ÇIKTI
Artık seçim sürecine girdik. Yavaş yavaş koltuk meraklılarının ayak sesleri gelmeye başladı.
Bu koltuk meraklıların sayısı o kadar çok ki o koltuklara layık insanları görebilmek ne mümkün.
Bu meraklılar genellikle STK larda arzı endam ediyorlar. Bakın takip edin, bu yaz derneklerin piknik sayıları artacak. Amaç üyeleri memnun edip, bu memnuniyetlerini aday seçimi konusunda olurlarını almaktır.
Çakma anketler sık sık gözümüze çarpacak, boy boy hamasi sözler süsleyecek resimlerin alt kısımlarını…
Asıl üzüldüğümüz noktada şudur; bana göre asıl o koltukları hak eden insanların var olduğu halde bu katakullileri bilemediklerinden yine her zaman olduğu gibi koltukların bir çoğuna hak etmeyen insanların oturacak olmasıdır.
Bu hep böyle olmuştur, değişmez asla, keşke değişebilseydi, ne kadar güzel olurdu.
Zaten olmazsa olmazların başında adayın para durumu önem kazanıyor. Çünkü seçim demek para demek. Eeee, iyi düzgün olan insanların geneli de parası… Yine aynı tas, aynı hamam olacak. İlk seçimlerde boşuna umutlanmayın.
Eski bir siyasi ve bir vatandaş olarak diyorum ki; eğer aday, bürokrat ise son beş yılını nasıl geçirmiş, sosyal çalışmaları var mı? Yok mu?
Dernek Başkanı yada yönetiminde bulunmuşsa yine son beş yılda hangi aktivitelerde bulunmuş, Bu incelendiğinde mutlaka doğru seçim yapılacaktır.
Yine yukarılardan birilerinin ön ayak olup ortaya sürdüğü adaylar çıkacak, ezberletilmiş hamasi nutuklarla paralarının gücüyle zavallı bizleri kandırıp koltuklara oturacaklar.
Zaten bizlerde sorgulama, düşünme hak getire ya siyasi yakınlığımız yada memleketlimiz olması durumunda bir diğer kişiye bu hakkı tanımayacağız.
Halbuki bu durumlarda siyasi yakınlık gözetilmemeli, adamın düzgün olması her şeyin üzerinde olmalıdır.
Ancak o zaman aday konusunda doğru bir tercih yapmış olabiliriz. Bir Erzurumlu olarak tabii ki benimde gözlemlediğim son günlerde aday söylentisini duyduğum hemşerilerim var.
Yada adayım demediği halde anketlerde üst sıralarda görünen hamşerilerim var. Buda beni mutlu ediyor.
Geçen gün yine bu gazetemizde bu tür bir anket sonucunu gördüm. Geçtiğimiz milletvekili seçimlerinde aday olan Jale Özerzurumlu hemşerimizin bu ankette çıtayı bir hayli yükselttiğine tanık oldum.
Dilerim ki o koltuklara layık olabilecek Jale Özerzurumlu gibi hemşerilerimiz otursunlar. Bundan çok memnun oluruz bir Erzurumlu olarak.
Yine uzunca süre takip ettiğim bu konuda asla konuşmadığımız başka bir hemşerimizin
adının aday olarak geçtiği paylaşımları, önerileri okudum. Bu öneriler yerinde önerilerdir.
Çünkü bu hemşerimiz Erzurum adının geçtiği her olumsuz olaylarda hep ön saftaydı.
Bazen siyah çelenk koyarken, bazen muhataplarını sorgularken takip edip görebilmiştik
onu her karede sadece hemşerimdir. Siyasi hiç bir bağım olmamasına rağmen o koltuklara yakışır bir kişiliktir.
Bunu yazmam sizlerle paylaşmam benim görevimdir. Ha az daha adını yazmayı unutacaktım. Çünkü reklamı sevmeyen bir insandır bildiğim kadarıyla. Osman Toraman bu değerli hemşerimin adı.
Yinede dilerim ki kardeşim bile olsa, kim olursa olsun eğer o koltukların hakkını vermeyeceklerse Allah nasip etmesin hiç birine. Ama yiğidin hakkını da yiğide vermek gerekir diye düşünüyorum.
Sizlerden şunu rica ediyorum, lütfen en yakınınız bile olsa eğer o cevheri onda göremiyorsanız lütfen susun. Çünkü bizlerin yanlış aday yanlış seçim konusunda seçilmesine sebeb olursak eğer bunun vebali çok büyüktür.
Çünkü seçildiği takdirde kamu haklarını eğer kötüye kullanırsa bunun sorumluğu bu dünyada karşılığını görecek, öbür taraftan bahsetmiyorum bile.
Bir anımı paylaşmak istiyorum izniniz olursa tabi ki…
1999 -2004 yılları arasında belediye meclis üyesiydim. Muhalefetten bir gün başkan
meclis üyelerini çağırdı. Beni de ayırmadı. Çünkü muhalefet meclis üyesiydim
ve inanmadığım hiç bir konuda ağzımdan evet çıkmıyordu. Çok sorgular, çok uğraştırdım meclisi.
Başkan dedi ki arkadaşlar bir haftalığına Kıbrıs tatiline çıkıyoruz. Mehmet bey seninde otel
Rezervasyonunu, uçak biletini hallettik. Sende geliyorsun. Sordum başkanım kim karşılıyor
bu tatilin bedelini? Tabii ki çok açıklayıcı bir cevap vermedi. Ama anladım ki, kamu parasıyla tatil yapacağız.
Teşekkür ettim. Ben kamu parasıyla tatile gitmem. Yarın hesap gününde ne yaparım. Sağ olun buyurun sizler gidin dedim ve gittiler.
Nefsim git diyordu, bedava tatil… Vicdanım hayıırr sakın gitme diyordu… Vicdanımı dinledim bende. Artık gerisi Ona, Yaradan’a kalmış.
O tatile gidenlerin şu andaki durumlarını yazmayı da etik bulmuyorum. Ne demek istediğimi anladınız sanırım …
Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.