
Mehmet Uzun
KONSERVATUAR ve TEMİZLİKÇİ…
Biz Erzurumlular çoğumuz gurbetle ta çocukken tanıştık. Gurbet, zahmet, zor, meşakkat isimlerine hiçte yabancı değiliz.
Ben iyi bilirim babamın ve yakınlarımın gurbetle olan birlikteliklerini.
Bu Erzurum’un genelinde vardır. 80’ li yıllarda gurbete gidilir bir kaç ayartık nerde çalışacaksa çalışılır ve köye geri dönülürdü.
Daha sonraları bu gidiş dönüşler bitti, artık sadece gitmeler başladı.
Ve bu gün ülkenin hemen hemen her köşesinde bir Erzurumlu hemşerimiz rızkını aramakla meşgul.
Büyüklerimizden çalışmayı, alın terinin akması karşılığında elde edilecek gelirle, helal lokma bölmeyi öğrendik.
Dalavere nedir bilmeyiz. Zaten metodunu da bilmiyorduk bu güne kadar. Soframızda hep hak ettiğimiz lokmayı böldük paylaştık.
Bu gün gençlerimizde bu gayret pek yok. Erzurum’a özgü bir şey değil tabi.
Gençlerimiz işte ‘8 saat iş olsun, masa başı olsun, maaşı yüksek olsun’ diye birçoğu aylarca iş bulamayıp evde beklemektedirler.
Geriye kalan çok azıda bulduğu işe ve kazanca kanaat getirip çalışıyorlar. Onları tebrik ediyorum.
Buradan bir yaşadığım bir konuya gelmek istiyorum.
iş beğenmeyip genç olduğu halde evde, kahvehanelerde zaman geçiren gençlerimiz okusunlar. Ben şahit oldum buna;
Geçen yıl işim gereği bir müşterimin evinde çalışıyorum. Ha bu arada asıl işim
ben bir mobilyacıyım. Gazeteciliğim amatördür ama 10 yıldır birçok yerde yazdım.
Evde dolap monte ediyoruz. Daire boş, ben ve yanımda başka bir arkadaşımla çalışıyorum.
Yalnız dairede temizlik yapan bir hanım var. Biz dolapla uğraşırken bu temizlik yapan hanım bazen telefonla konuşuyor. Daire boş olduğu için istemesekte sesini duyabiliyoruz.
İlginç olan bu hanımın diksiyonu. Sanki bir haber spikeri gibi. Bir ara merdiven ihtiyacımız oldu. O hanıma merdiven olup olmadığını sorduk. ‘Evet şurada bir yerde olacaktı.
buyurun beyefendi’ dedi.
Ben iyice merak ettim bu hanımda bir şeyler var. Rastladığımız diğer temizlikçi
hanımlar gibi değildi. Merakımı yenemedim, yanına gittim. Dedim ‘Hanım efendi çok özür dilerim size bir şey soracağım. Çok merak ettim, sizde farklı bir şeyler var. Nedir asıl işiniz, bumudur.’
O hanım adımı sordu. ‘Mehmet’ dedim. Cebinden sigara paketini çıkardı, bir adet yaktı.
Sandalyeye oturdu ve dedi ki;
‘Haklısınız Mehmet Bey merakınızda. Ben 3 dil biliyorum ve konservatuar mezunuyum’ Ben iyice merak etmeye başladım ve hemen sordum. ‘Anlayamıyorum hem 3 dil biliyorsunuz hem konservatuar mezunusunuz. Ama ellerinizde eldiven mutfaktaki fayansları siliyorsunuz?’ İzah edin lütfen bu çelişkiyi..
Dedi ki ‘Mehmet Bey evlendiğimizde eşim çalıştırmadı. Beni çok kıskanırdı.
Bazen perdeleri bile kalın alırdı, içerisi gözükmesin diye. Eşim iş adamıydı, iflaz etti. Paramız yok ve kızım okuyor ona para lazım. Evinde ihtiyaçları malum. Ne kadar konservatuar bitirsem de, pratiğim referansım filan yok. Belki iş bulurum ama acele paraya ihtiyacımız var ve oturdum düşündüm ben ne yapabilirim. Tabii ki ev hanımıydım, temizlik pekala yapabilirdim.
Bir temizlik şirketine baş vurdum, işe alındım. Çok şükür bu gün bir ay oldu ve ben 1500 tl kazandım. İşimi seviyorum ve eşime dedim ki bak beni çalıştırmadın, herkesten kıskandın ama ben şimdi hiç tanımadığım bir evde gidip çalışabiliyorum. Eşim başını önüne eğdi diyecek bir sözü yoktu’ dedi.
Dedim hanım efendi eğer müsaade ederseniz, ben bir yerel gazeteciyim. Sizi köşemde yazmak istiyorum. Ama adınızı yazmayacağım. ‘Tabii ki Mehmet bey yazsanız da artık fark etmiyor benim için’
Teşekkür ettim, ayrıldım yanından.
Şimdi iş beğenmeyen gençlerimiz mesleği olduğu halde çalıştırılmayan hanımlarımız bu yazımı okurken, bir daha düşünsünler bence. Yarının neler getirip neler götüreceğini sadece Allah(cc) bilir.
Her şey gönlünüze göre olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.