Ömer Faruk Kızılkaya

Ömer Faruk Kızılkaya

KULELERİN YIKILIŞI VATANA İHANET SUÇUDUR

Salı günü Erzurum için büyük bir kayıp yaşandı. Erzurum’un  vitrini kabul edilen Atlama Kuleleri’nin pisti yıkıldı. Verilen rakamlara göre yüz milyonluk bir yatırım üç yıl içinde tuz buz oldu. Peki şimdi ne olacak?

Dün yerel basın CHP’li bir vekilin on iki maddelik soru verdiğini yazdı. Sorular güzeldi, doluydu ama çözüm sunmuyordu. Sadece iktidarı köşeye sıkıştırmak için sorulmuştu. Çok da fazla bir ciddiyeti yoktu açıkçası. Sessiz kalınmış olmamak için sorulmuş sorulardı.

Biraz hafızamızı yoklayalım mı? Haydi birkaç soru sorup cevap verelim:

Biz kış oyunlarını ne zaman aldık? 2007 yılında.

Tesisler ne zaman yapılmaya başlandı? 2009 yılında.

Başbakan oyunların alındığı akşam canlı yayında ne açıkladı? Erzurum’umuz büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak. Erzurum’da oyunların yapılabilmesi için gerekli yatırımlar hızla yapılacaktır. Yaklaşık altı yüz milyonluk bir yatırım yapacağız ve bunun yüz elli milyon liralık kısmını biraz önce onayladım.

Başbakan yalan mı söyledi? Zannetmiyorum çünkü para fazlasıyla gönderildi. İşlerin başlaması 2009 yılını buldu, gerçekçi çalışmalar 2010 yılında apar topar yapıldı, 2011 yılında da organizasyonlar yapıldı. Özetle iki sene yatıldı kalan zamanda da uydur kaydır iş yapıldı.

Vicdan sahibi olan gazeteciler bunu haber yaptılar, Erzurum’un düşünür kesmi bunu yazdı çizdi ama birilerinin egolarının önüne bir türlü geçilemedi. Üniversitenin bazı konularda görüşünün alındığını zannetmiyorum. Nitekim protokollerde de üniversitelerimiz bir ara yok sayılmaya çalışıldı.

Birileri fena hızlıydılar ve kasıp kavuruyorlardı ortalığı.

Medya ikiye ayrılmıştı: Bir taraf Bekir KORKMAZ’ı, bir taraf da Ahmet KÜÇÜKLER’i tutuyordu. Aslında iki taraf da paranın ucundan tutmaya çalışıyordu. Malum bu işler böyle olur. Medya camiasında işler böyle yürür. Sende para vardır ve birilerine paranın ucunu gösterirsin, hiçbir şey yapmasan bile hakkında öyle haberler çıkarırlar ki sen kahraman olursun. O yüzden kurum ve kuruluşlar medyayla iyi geçinir, medya harcamaları için ödenek ayırırlar.

O zaman da böyle olmuştu.

Medya para alamayınca ne haberler yapmıştı: Yok efendim oyunları bizden alacaklarmış da, Kayseri bizden almak için harekete geçmiş de daha neler neler… (Tabi bu haberleri Erzurum sevdasından yapan sorumlu gazetecilerimiz de yok değildi. Onlar işlerini düzgün yapmaya çalıştılar ama para olmayınca sesin de çok fazla çıkmıyor. Onlar da bu sıkıntıyı yaşadılar.)

 

Birden başlatılmış olan pistlerin yapımı hızla devam etti. Oyunlar sıkıntısız geçti çok şükür ama sonradan kokusu çıkmaya başladı.

Geçen sene Konaklı’nın yolları bozuldu. İçine adam girecek kadar yarıklar açıldı yollarda. Orada da toprak kaymaları yaşandı ve gazeteler haber yaptılar, sonra unutuldu. Devletin paraları çöpe gitti, yollar tekrar yapıldı.

Atlama kuleleri yapılırken düzgün bir etüt çalışmasının yapılmadığını görebiliyoruz. Ben bunu yazıyorum ama okurken illa ki “Allah’ın afeti vurdu. Adamlar buna ne yapsınlar!” gibi bir savunma yapıp bana yüklenmeye çalışanlar olabilir. Ben o adamın beyninden de dininden de şüphe ederim. Sebebini açıklayacağım.

Atlama kuleleri yapılırken sunumunu nasıl yaptılar? “Erzurum’un Boğaz Köprüsü olacak.”

Boğaz Köprüsü ayakta da bizim kuleler yerle bir. Sebep, gösterişe verilen önemin yatırıma gösterilmemesiydi. Nitekim üç yılda sadece üç gün kullanılan bir yatırımın şehrimize de ülkemize de faydası yoktu. Savunurken her şeyi Allah’a bağlayanlara ben de aynı şekilde cevap veriyorum: Allah baktı ki bir Müslümana faydası yok, aldı elimizden.

Bir yatırım yapılırken önce etüt çalışmaları yapılır. Bir de sosyolojik çalışma yapılır. Bir taraftan halkın nabzı tutulup halkın görüşü alınır, halk hazır değilse halk bilinçlendirilir; diğer taraftan da yatırımın kendisiyle ilgili gerekli altyapı çalışmalarından tutun da bütün ihtimalleri göz önünde tutarak çalışmalara başlanır.

Bu çalışmaların ikisi de Erzurum’da yok. Gelin iki örnek inceleyelim: Biri Menderes Otoparkı, diğeri Atlama Kuleleri.

Menderes Otoparkı, bazı kurumların itirazına rağmen ısrarla yapıldı. Altından su çıktı, masraflar ikiye katlandı ve ölü bir yatırım şehrimize kazandırılmış oldu.

Eleştirdik, zemin çalışmasının yapılmadığını ve “yaptım oldu” mantığıyla yapıldığı için devletin zarara sokulduğunu söyledik. Sadece devlet mi zarara sokuldu? Taşhan esnafı ve bölge esnafı da iki sene düzgün iş yapamadı. Erzurum bundan olumsuz etkilendi. Erzurum zarara uğratıldı.  Vatandaş savundu: Olan bir şeyi konuşuyoruz. Yanlışı savunmak iman sorunudur.

Atlama Kuleleri yapılırken de aynı sorun yaşandı. Gösterişe bakıldı; sağlamlığa, işlevselliğe, kaliteye bakılmadı. Yer güzeldi bunu inkar etmiyoruz ama sonuç böyle olacaksa ne yapalım böyle güzelliği! Halk, inşaat başladığı zaman “Buradan atlayan üniversiteye düşer.” dedi. Halkla alay edildi. Oysa iş yapılırken halka maketlerle, afişlerle veya televizyon kanallarında animasyonlarla nasıl bir çalışma yapıldığı anlatılmalıydı ki halk olayı özümsesin. Olayın içine girsin. Zaten o yüzden de halk orayı gözünde büyütüp olayın bilincini kavrayamadığı için orayı lokanta/kafeterya olarak kullandı, hatıra fotoğrafı çektirdi. O, halkla alay eden ukalaların suratlarını şimdi görmek istiyorum.

Beni tanıyanlar bilirler, dağ, taş gezerim Erzurum’u. Erzurum’un her şeyine sahip çıkmaya çalışırım. Çobandede Tabyası ile (Gilli Göl tarafına doğru bir vadide) Dolangez Tabyası tarafında iki yer tespit ettim. Pist belirlenmiş, çevresi tellerle çevrilmiş o halde duruyordu. Buraların ne olduğunu araştırdım ve “kayak pisti” cevabını aldım. O kadar kısa mesafenin normal kayak çalışması için olmayacağını tahmin edebiliyorum. Bunlar muhtemelen atlama kuleleri için belirlenmiş pistlerdi. Tabii bunlar benim şans eseri tespit ettiklerim(fotoğrafları arşivimde duruyor). Allah bilir başka nereler daha vardır. Neden buralar değil de (özellikle Dolangez Tabyası civarındaki) şu anki yıkılan yer seçildi? Daha bir sürü soru gelip kafama takılıyor.

Olan oldu, bu saatten sonra ne yapılacağını ibretle izleyeceğiz. Benim korkum, eski sistem raylarda altyapı hazırlığı yapmadan hızlı treni deneyip raydan çıkan trenin sorumluluğunu makiniste yükleyenler gibi bir sonucu görmek. Duyduğuma göre çimler üzerinde atlama vb. etkinlikler yapılıyormuş o bölgede, o yüzden oralar sulanıyormuş, heyelan da ondan olmuş. Şimdi çıkar da birileri böyle bir savunmada bulunur, suçu da iki tane gariban çalışanın üstüne atarsa isyan ederim.

Bu işin üstüne gidilmeli, yapımda, yıkımda ve diğer ihanet özelliği taşıyan durumlarda emeği (!) geçen herkes hakkında vatana ihanet suçundan hukuki işlem başlatılmalı ki bundan sonra devlet ihalesi alacak kimseler işlerini düzgün yapsınlar. Devletin denetleme kurumları da adam gibi çalışmalı. Senden- benden, partili- partisiz gibi ayrımlarla değil hakkıyla iş yapmalılar ki bundan sonraki işler zararla sonuçlanmasın.

Not: Bu yazım tamamen işin yapılması esnasındaki kişilerin tutumlarına atıfta bulunmak için yazılmıştır. Kimse beni hükümet karşıtı gibi görüp de eleştirmesin lütfen. Zira kimsenin partisine veya tanrılaştırdıklarına laf atmıyorum. Ben gördüğüm işlerin yanlış olan yönlerini yazıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Faruk Kızılkaya Arşivi

HOCAMIN ŞİİR KOKAN ELLERİNİ ÖPÜYORUM

01 Aralık 2022 Perşembe 22:37

SİHİRLİ SÖZCÜKLERİ UNUTTUK MU?

04 Kasım 2022 Cuma 13:09

TABYALAR HER ZAMANKİ GİBİ SAHİPSİZ!

14 Mart 2022 Pazartesi 09:33

ERZURUM’DAN GÜZEL HABERLER VAR

11 Ocak 2022 Salı 08:19

EKONOMİ KIRMIZI ALARM VERİYOR

20 Aralık 2021 Pazartesi 19:48

İĞRENÇ BİR HAFTANIN ARDINDAN…

26 Kasım 2021 Cuma 18:19

KASIM DADAŞIN HÜZÜN AYIDIR

15 Kasım 2021 Pazartesi 13:34