
Mehmet Uzun
MUTFAK VE SALON
Yaşam öyle şeyler sunar ki önünüze bakakalırsınız.
Bu nedir? diye şaşırarak, nasıllar, nedenler kafanızda uçuşur durur hep.
Eğer samimi bakar ve samimi düşünürseniz, mutlaka çözersiniz bu gizemleri. Bu mümkündür tabii ki.
Kimimize göre yaşam mutfak ve ( affedersiniz) wc arasında sıkışıp kalmıştır.
Bir nakliyeci gibi yaşarlar…
Kimilerimiz biraz daha salona doğru göz gezdirip pencereden içeri salona sızan ışığı görebilirler.
Tabii ki bu birde nasip meselesidir. Balkona çıkıp çevreyi gözlemlemek gibi.
Efendim asıl anlatmak istediğim, ülkemizde o kadar mağdur, o kadar garip, o kadar yetim var ki, sayıları sayılamayacak kadar çok.
İşte yukarıdaki birinci şıkta verdiğim mutfak ve wc arasında kalanlar ne yazık ki bunların hiç birini göremez ve hissedemezler.
Ama balkona doğru çıkabilmeyi başaran, yada nasip edilenler bu mağdur
kesimi rahatça görebilir, rahatça hissedebilirler.
Bende o gün balkona çıkmıştım. Bir dostum aradı. Arayan Beylikdüzü’ nde
faaliyet gösteren KÜLSAT (İSTANBUL EĞİTİM KÜLTÜR SANAT DERNEĞİ)
Başkanı, aynı zamanda da hemşerim Sayın Nurettin Küçükmotor beydi.
‘Mehmet bey, bir derneğe ziyaretimiz olacak. Seninde bizle beraber gelmeni
istiyorum’ Peki dedim ama nereye diye sormadım.
Kalktım gittim. Ziyaret Beylikdüzü’ndeki KADER MAHKUMLARI DERNEĞİ adında
bir derneğe yapılacaktı. Külsatın yetiştirdiği öğrencilerle beraber o derneğe
gittik.
Öğrenci derken biz yaşlarda bir çoğu. Yani yetişkinler gurubundaydı. Derneğe
gittik az bir zaman sonra Beylikdüzü Kaymakamı Sayın Ahmet Mesut DEMİRKOL, Beylikdüzü Belediye Başkanı Efrahim Bey’de katıldılar.
İlk defa bu tür bir derneğe gidiyordum. Dernek Başkanı faaliyetleri hakkında bilgi verdi bizlere.
Özetleyecek olursam aynen şöyle demişti:
‘Ülkemizde ki bütün hapishanelerden bize günde yaklaşık 300 mektup gelir.
Bu mektuplarda cezaevlerine bir şekilde düşmüş insanların yardım talepleri
gelir. Bizde bu talepleri kayıt altına alıp, her hapishaneye gücümüz nispetinde
yardım göndeririz’
Masasının üzerinde bir sürü açılmamış mektup vardı. Orda bulunan herkes bir mektup çekti. Açtık okuduk. Hepsinde bir dram, hepsinde bir acı ve hikaye vardı. Bir hanım yazmış; Bir tokam dahi yok. Kimsem yok, ne olur duruşmaya çıkacağım gün giyebileceğim bir ayakkabı gönderin.
Gibi benzer bir çok istek vardı, kitap, giysi filan… Üzülmüştük, daha sonra KÜLSAT öğrencilerinin semazen gösterisiyle vedalaşıp ayrıldık.
Yani şimdi denilebilinir, kardeşim orası hapishane, normaldir. Yada suç işlemiştir. Doğrudur, manevi açıdan o Allah’ın vereceği ceza, kanun açısından zaten yasalar vermiştir.
Bizler insani açıdan baktığımızda, bu dört duvarın içindeki çaresizliği görmek zorundayız.
Dışarıda olsa bir sorun yok ama orası daha zor daha da çetin.
Yani değerli arkadaşlar, çevrenizde bu gibi benzer vakıf, dernek varsa uğrayalım.
Tabii ki bir çok dostumuz benden önce balkona çıkıp o güneş ışığını görmüşlerdir.
Ben mutfak arasındaki dostlarımıza sesleniyorum; Çıkın, bakın lütfen. Her yer yardıma, ilgiye muhtaç. El verin, ses verin. Ama çıkın bakın lütfen.
Bence mutlulukların en güzeli ve en yücesi tanımadığınız birine Allah rızası için yardım etmek. Bu herkese nasip olur inşallah.
Sizlerde çevrenizi bir yoklayın. Mutlaka benzer durumda olanlar vardır. Hele bu kış ayında el atın. Onların kimsesizliğini unutturun, unutturalım. Kimse öbür tarafa yatını, katını götüremiyor.
Götürebildiği tek şey yaptığı ameller.
Sağlıcakla kalın…
http://www.kadermahkumlaridernegi.com derneğin mail adresi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.