
Mehmet Uzun
OĞUL BENİ KÖYE GÖTÜR
Gurbette olmak, hele yaşlı ve imkanları kısıtlı olmak ölümden de beterdir.
Sizlere çevremde sıkça gördüğüm bu iki kategoriye giren yaşlı gurbetçilerden
bahsedeceğim.
Efendim malumunuz göç denen o kötü kaderi istemese de yaşamak zorunda
kalmış yaşlılarımız vardır.
Oğul gurbete göç eder derken gurbete yerleşir. Babası anası hala köydedir.
Onları da yanına alır mecburen. Çünkü oğul şehirde çalışır, çocukları şehirde
okuduğundan köye dönemez. Zaten dönmekte istemez.
Şartlar malum, artık baba anne de yanında.
Oğul sabah işe gider, baba evdedir. Gün boyu baba ne yapacak? Evde
tam gün durması mümkün değildir.
Baba dışarı çıkar kahvehaneye gidemez, ekonomik sıkıntı bir yana ortak
noktaları yoktur kahvehanedekilerle.
Artık onun yeri en yakın cami avlusudur. Mekanı oradır. Aynı kaderi paylaşan
arkadaşları da oradadır.
Köydeki alışkanlığını da beraber yanında getirmiştir. Sarar sigarasını büyük
bir özenle. Aynı özenle içerken çok az konuşurlar kader ortaklarıyla.
Daha çok ezana kaç dakika var, birbirlerine sorup dururlar. Hadi yazın sorun yokta, kışın içler acısıdır bu durum.
Çaresiz cadde boyunca bir aşağı, bir yukarı tur atıp dururlar, o yaşlanmış takati
kalmamış bacaklarıyla.
Bahsini ettiğim yaşlılar, daha çok varoşlarda bulunur. İlçe ve şehirlerde o bölgedeki kimi belediyeler bu yaşlı çınarlara uygun mekanlar açarlar, ama konu varoştaki yaşlı oldu mu yöneticiler adeta kördür. Hem de katıksız körlerden.
Geçen yıl çok gayret ettim bu konuda, bir şey yapamadım. Ya ben anlatamadım
ya da o körler anlamadılar beni.
Cami avlusunda gizli gizli iç geçiren, ağlayan çok yaşlı çınar görmüşümdür. Buda
benim içimi yakmıştır.
Hele yaz ayları geldi mi bu çınarlar mecnunun Leylasını aradığı gibi, köy hasretiyle yanıp kavrulmaktadırlar. Samimiyim, inanın şahidim bu duruma.
Mesela şu anda tanıdığım bir yaşlı köylüm var hasta. Deseler ki seni köye götürelim.
Son bir defa daha gör, ölürsen de cehenneme gideceksin. O yaşlı çınar tercihini
köye kullanacaktır.
Buradan Belediye Başkanlarına, Dernek Başkanlarına duyuruyorum. Böyle vahim bir sosyal mesele var. Yapabileceğiniz bir şeyler olmalı, ya da yapın. Ne yapacaksanız, ben duyurdum sizlere.
Buradan samimiyetimle inandığım en kutsal adına yemin ediyorum, maddi olarak iyi bir imkan bulsam, bir otobüsle bu yaşlıları kısa bir sürede olsa köyüne götürüp getirirdim. İnanıyorum ki yüz kere hacca gitsem bu kadar çok sevaba giremem.
Biliyorum bu kaçıncı yazmam, kaçıncı feryadım. Yine duvara konuşuyorum bunu da.
Hani diyorum, belki vicdanı, merhameti hala yerinde duran bir yetkili, sesimi
duyar, bende vesile olurum bu duruma.
Çünkü bu hizmetin getirisi çok az. Oya tekabül ettiğinden dikkate alınmıyor. Ne yazık ki makam koltuk sahiplerinin geneli artık son yıllarda selam verseler oy hesabı yapıyorlar.
Çok azı istisna, çoook azı oranı çok düşük.
Ne zordur gurbette yaşlı olmak,
Hele çaresiz, yaşlı olmak.
Sizi her gün gram gram öldürür,
Acınızda size özeldir.
Hasretinizde, dizlerinizdeki kardeş
ettiğiniz romatizmalarınız gibi.
Göz yaşlarınız artık kuru kuru akar,
Kör bir çeşme gibi…
Yanağınızdaki o derin izler,
Adeta köydeki dereler gibidir.
Her çukuru bir acının izleridir.
Yapacak bir şey yok,
Sorun doğduğunuz yer,
Sorun köylü olmanız,
Siz bakmayın milletin efendisi söylentisine,
Avutmak için sizleri…
Belki o sözü diyen samimi demiş ama,
Bu günkülerin umurunda bile değilsiniz.
Başınızın çaresine bakın, kimseden hayır yok.
Saygıyla ellerinizden öpüyorum…
Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.