
Ömer Faruk Kızılkaya
ERZURUM’UN TAŞLARI
Malumunuz yaşıma göre uzun sayılabilecek bir süredir Erzurum üzerine araştırmalar yapıyorum. Erzurum’un taşını, toprağını, kaplıcasını, tabyasını, tarihi eserlerini, otunu, kelebeğini, kuşunu… kısacası Erzurum’a has ne varsa elimden geldiğince araştırmaya, bulduklarımı da Erzurum’a kazandırmaya çalıştım. Bu çalışmalarda tabii ki yalnız değildim. İyi ve doğru insanlarla yolum kesişti, onlarla memleketimize hizmet etmek için cehdettik. Bir çıkar gütmedik, zaten bu yüzden de kimse bizi tanımadı. Bırakın tanımayı yeri geldi şikayet etti, soruşturma geçirdik ama yılmadık. Çünkü biz bu memleketi çıkarsız sevdik.
Ekip arkadaşlarım geçen ay Türkiye’de etki uyandıran ama şehrimizde yaprak kımıldatmayan bir çalışmamızı açıkladılar: Erzurum’da 68 çeşit değerli ve yarı değerli taş sergilediler. Bir aydır süreci takip ettim ve bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Gelelim başlığımıza konu olan Erzurum’un taşlarına…
Erzurum’da bugüne kadar tespit ettiğimiz taşları temelde dört gruba ayırdık. Bu hafta onları sizlere tanıtmaya çalışacağım.
Birinci grubumuzda herkesçe bilinen ve “Gardaş Erzurum’da ne var ki! Her taraf dağ, daş!..” dedikleri değersiz taşlar var.
İkinci grubumuzda Erzurum’da bulunan, garip bir şekilde kaybolan, Aziziye Belediye Başkanı Sayın M. Cevdet ORHAN Bey’in desteği ve Oğuzhan TÜRK ağabeyimin gayretli çalışmalarıyla kurtarılmaya çalışılan tarihi eser niteliği taşıyan taşlar yer alıyor. 2019 yılında inşallah müze açılışı yapılacak ve kurtarılan eserleri herkes görebilecek.(Bu kadar güzel bir proje içerisinde bile bir sürü soru işaretiyle karşılaştık, yeri ve zamanı gelince buradan işin perde arkasını isim ve şahit göstererek açıklayacağım. İşin içerisinde dahli olanlar sabırla beklesinler, keser de sap da dönecektir.)
Üçüncü grubumuzda sergiye konu olan değerli, yarı değerli taşlar ve inşaat, dekor, yüzey kaplama gibi sektörlerden sanayi sektörüne kadar hammadde olan taşlar yer alıyor. Bu konuyla ilgili biraz bilgi vermek istiyorum. %0,16 oranında altından (Amerika gibi devletler %0,6 için maden kuruyorlar.) bakıra, 6000 kalorilik linyitten kroma; 26 çeşit mermerden jipse, ametistten, agata, oniksten renk renk kalsedona ve daha nice çeşide kadar bir sürü taştan bahsediyorum.
Geçen yıl yapılan kitap fuarında kâr amacı gütmeyip kültürel çalışmalarını tanıtmak amacıyla stant açan ERVAK ürünlerinin arasında bu taşların 24 çeşidini sergilemiştim. Orada çok güzel yansımalar almıştık, çok güzel insanlarla tanışma fırsatı bulmuştuk.
Orada tanıştığımız bir ağabeyimiz jeoloji yüksek mühendisi olduğunu ve MTA’dan emekli olduğunu, burada üniversite okuyan oğlu için ikamet ettiklerini anlatmış ve Batı’da bir altın madeni keşfettiğini anlatmıştı. Arazi çalışmalarımıza katılmak istediğini belirtmişti. Kendisinin samimiyetine ve verdiği bilgilere itimat ederek elimizde bulunan bir kaya parçasını verip yüzeyindeki maddenin ne olduğunu sorduğumuzda bize “Bu çok ağır, taşıyamıyorum.” cevabını almıştık. Taşınamayacak kadar ağır olan bu taşın ne olduğunu merak ettiğimizi söylediğimizde de “Büyük ihtimalle altın.” cevabını almıştık.
Yaz tatilinde CİMER’e yazıp Cumhurbaşkanımız’dan randevu talep etmiş ve altın madenlerinin yerlerini söyleyeceğimizi bildirmiştik. Cumhurbaşkanımızın programının yoğun olduğunu, bizi MTA’ya yönlendirdiklerini belirten bir mail aldım. Kurban Bayramı’ndan önce MTA’nın saha sorumlusu olduğunu söyleyen biri beni aradı. Sorumluluğuna yakışmayan bir üslupla benimle konuşuyordu. Bayramdan sonra bahsettiğim sahalara gitmek üzere kendisiyle sözleştik ama üzerinden dini ve milli bayramlar geçmesine rağmen kendisinden haber alamadık.
Bu taşların Erzurum ve ülke çapındaki değerine gelince: Afyon, mermer sayesinde ekonomisini dönderiyor.
Bir Oltu taşından şehrimizde binlerce kazan kaynıyor. Bu taşların işlenebilenleri meslek liselerinin ve Atatürk Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Takı Tasarımı bölümlerinde okuyan/ buralardan mezun olan öğrencilerin, ESMEK’lerde yetişecek gençlerin ekmek kapısı olabilir. Oltu taşını bugün tüm Türkiye tanıyor ve bu taş bir marka durumunda. Bu ürünümüzün yanına koyacağımız yeni ürünler şehrimizin tanıtımı açısından da önem arz edecektir.
Altın, bakır, krom, demir gibi madenlerse ülke ekonomisine doğrudan katkı sağlayacaktır. Tabii bir şartla: Bizim kromumuz buradan İskenderun Limanı’na götürülüp, oradan yurtdışına çıkarılıp işlendikten sonra daha pahalıya alınmadan; kendi sınırlarımız içerisinde işlenip pazarlanarak ekonomiye kazandırılmalıdır.
Tabii bu işlem sadece krom için geçerli değil, şehrimizde de bol miktarda bulunan bor madeninden diğer madenlere kadar hepsi için geçerlidir.
Gelelim dördüncü taş grubumuza:
En yaygın ve en tehlikeli olan taş grubu, budur. Bu taşların varlığı veremden kansere kadar birçok hastalığa yol açabilmektedir. Maalesef bizim Erzurum’da habis bir ur gibi hem yayılmış hem de gelişmiş. Acil cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulan bu ur, öyle kuvvetlidir ki onu söküp temizleyecek babayiğit anasından doğmadı.
Bu taş grubu Erzurum’da gücü, yetkiyi, ekonomiyi, medyayı elinde tutan taşlardır. O taşlar tembelliklerinden ve yobazlıklarından var olanı reddederek kopasıca başlarına iş almak istemezler. Bu şehirdeki potansiyeli medya verse arkalarını dönerler. Kendi alanları ile ilgili konuları bile bilmez, bildiklerini de rahatları bozulmasın diye söylemezler. Ama iradeleri dışında ortaya çıksa bir şeyler, o zaman da utanmadan onu anlatmaya başlarlar. “Ben biliyordum.” ile başlayan cümleler kurarlar ukalalıklarını göstermek için ama kimse akıl edip de sorgulamaz “Madem biliyordun, neden söylemedin?” diye.
İşin garibi bu durum halka da sirayet etmiştir. Kahvelerde konuşurlar da iş başa düştü mü kimseyi bulamazsınız. Hele yüzlerce STK’si olan bir şehirde güzel çalışmaların destek görmemesi anlayamadığım ayrı sorundur. Bu kadar önemli bir açıklama karşısında hiçbir STK’den ses çıkmaz mı? Hiçbiri tek kalem açıklama yapmaz mı?
Medyamız bile bu işi umursamadı. Sorması, sorgulaması; yazıp çizmesi ve konunun üzerine gitmesi gereken ve halkın sesi olması gereken Erzurum medyası da olaya sessiz kaldı. Bu kadar önemli bir konuya destek olan, arka çıkan ise Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet SEKMEN ile İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Cemal ALMAZ ve Aziziye Belediye Başkanı Sayın M. Cevdet ORHAN oldu. Bunların dışında birde Vali Bey’i sayabiliriz. Göreve yeni geldiği için olaya çok müdahil olamadı ama sonradan kendisiyle yapılan görüşmeden güzel izlenimler edindik.
Sonuç olarak bu şehirde ikinci ve üçüncü gruptaki taşları değerlendirebilmek için dördüncü gruptaki taşların önüne geçmek lazım. Ben sözümü ortaya söyledim. Kimse kendini kenara çekmesin, herkes hissesini alsın. Rol yapanları da vicdanları bulacaktır zaten.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.